Elçin'in Dünyası. Büyük Önder Atatürk'e göre “Millet, aynı kültürden insanların oluşturduğu toplumdur”. Demek ki, “milli kültür”, bir devleti ayakta tutan unsurların en önemlisidir. Çünkü, milli kültür oluştuğunda ortaya millet çıkar. Millet ise mutlaka bir devlet oluşturur. Ahmet Yesevi, Kaşgarlı Mahmud, Edip Ahmet Yuğnaki, Yusuf Has Hacip, Ali Şir Nevai, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Köroğlu vb. Türk Ozan, Bilgin ve Uluları yarattıkları yapıtlarla Türk Dilinin Arap ve Fars dili karşısında yok olup gitmesine ve Türklerin İslamlaşmayla birlikte asimle olup Araplaşmasına ve Farslaşmasına engel olmaya çalışmışlardır. TürkülerinMillî Kültürümüzdeki Yeri ve Önemiyle İlgili Bilgilendirici Bir Metin. Türkülerin millî kültürümüzdeki yeri ve önemiyle ilgili, defterinize bilgilendirici bir metin yazınız. Yazınızda günlük hayattan örnekler veriniz. Kültürümüzü oluşturan birçok önemli etken vardır. Bunlardan biri de türkülerimizdir. Milli duyguları yansıtan özellikli twt ler atıyorum 3-4 kişi hariç kimse etkileşim oluşturmuyor 4300 takipçi kardeşim sizinde Kurban Bayramınız mübarek olsun. 😅 Bu aleme girdiğimde 30-40 dakika için önüme her düşen twvt e tepki veriyorum.Yalan mı:)) Toplumların kendine has karakteristik özelliklerini yansıtan eserler olarak günümüze kadar ulaşan Folklor, üzerinde yaşadığımız topraklar üzerinde uygarlıklar kurmuş milletlerin kendileri ve yaşamları hakkında önemli bilgiler veren, iklim şartlarına uygun olarak değişme ve gelişmeler gösteren, belirli kültürlerin MilliSaraylar. Kısaca: Osmanlı İmparatorluğunun yönetim merkezi ve padişahın konut, konaklama, konuklarını ağırlama yeri olarak inşa edilen ve İstanbul’un tarihsel dokusu içinde yerlerini alan saray, köşk ve kasırlarımız; dönemin kültür, sanat ve saray yaşamındaki batılılaşmaya yönelik değişiklikleri yansıtan son örnekleri oluşturmaktadır. aelqz. Bu yazımızda milli kültür nedir? Milli kültürümüzü yansıtan ögeler nelerdir? bunları detaylı bir şekilde öğreneceğiz. Milli Kültürümüzü Yansıtan Ögeler​, Milli Kültür Ögeleri Milli Kültür​ Milli Kültür Bir toplumun ortak inançları, fikirleri, örf, adet, gelenek ve görenekleridir. Tüm bunlar milletler için çok önemli değerlerdir ve sonsuza dek yaşatılması gerekmektedir. Milli Kültürümüzü Yansıtan Ögeler​ 1 Gelenek ve göreneklerimiz Gelenek ve göreneklerimiz kültürümüzün temel yapı taşlarıdır. Gelenekler kültürümüzün kritik bir parçasını temsil eder. Ailelerimizin ve toplumumuzun yapısını ve temelini oluşturmaya yardımcı olurlar. Gelenek ve göreneklerimize örnekler Kız isteme,düğün,nişan Asker uğurlama ve karşılama Sünnet töreni Hasta ziyaretleri Cenaze evine yemek götürmek Yola gidecek birinin arkasından su dökmek 2 Bayramlarımız Milli ve dini bayramlar ülkemiz için çok önemli günlerdir. Bu bayramlar bizlerin birlikte ve beraberliğini sağlayan etkin bir unsurdur. Milli ve Dini bayramlarımıza örnekler Ramazan Bayramı Kurban Bayramı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı 30 Ağustos Zafer Bayramı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı 3 Yiyecek ve İçeceklerimiz Milli kültürümüze ait yemeklerimiz ve içeceklerimiz bizlere atalarımızdan kalmıştır. Aynı şekilde bizden de gelecek nesillere kalacaktır. Bu konu ile ilgili olarak Milli Kültür İle İlgili Yemekler,Tatlılar ve İçecekler Nelerdir adlı yazımızı inceleyebilirsiniz. Yiyecek ve içeceklerimize örnekler Tarhana çorbası Mercimek çorbası Dolma Lahmacun Ayran Türk kahvesi 4 Yazılı ve sözlü eserlerimiz Türküler, maniler, ninniler, fıkralar. Yazılı ve sözlü eserlerimize örnekler Nasrettin Hoca fıkraları 5 Mimari eserlerimiz Ülkemiz çağlar boyunca önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bu yüzden çok önemli mimari eserlere sahiptir. Eserleriyle en çok dikkat çeken mimarlarımızdan bazıları Mimar Sinan, Mimar Kemaleddin ve Sedefkar Mehmet Ağa’dır. Bu eserler arasında Camiler, köprüler, medreseler yer alır. Mimari eserlerimiz örnekler Selimiye Camii Süleymaniye Camii Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü İshak Paşa Sarayı Sultan Ahmet Camii Dolmabahçe Sarayı Topkapı Sarayı Genellikle enderzname, pendname gibi geçmişleri Hint ve Fars edebiyatına dayanan öğüt kitaplarında en dikkat çekici ve üzerinde önemle durulan husus adalettir. Benzer türde bir kitap olan “Kutadgu Bilig” Türklerin İslâm dinini kabulünden sonra yazılmış ilk eserlerinden biridir. Uygur alfabesi ve Uygur Türkçesiyle mesnevi tarzında yazılan bu eser, dönemin yaşayışını, değerlerini ve büyük oranda İslâm öncesi Türk kültürünün ayrıntılarını yansıttığı için de önemlidir. Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacib, XI. yüzyılda Karahanlılar döneminde yaşamış ve eserini 1070 yılında Karahanlı hükümdarı Ulu Buğra Han’a sunmuş, bu yoğun çalışması dolayısıyla kendisine “Has Hacip”lik unvanı verilmiştir. Kutadgu Bilig, Uygur Türkçesinde “Mutluluk Veren Bilgi” biçiminde açıklanmakta olup her iki dünyada da mutlu olmak için gereken yolu göstermek amacıyla kaleme alınmıştır. Orhun Yazıtları, Divan-ı Lügati’t Türk ve Kutadgu Bilig bizim erken dönem kültürümüzü yansıtan en önemli eserlerdir. Dört karakter Kutadgu Bilig’in üç nüshası günümüze erişir. 1439 yılında Herat’ta Uygur harfleriyle yazılmış olan, bir şekilde İstanbul’a ulaşan nüshası, Jospeh von Hammer tarafından satın alınarak Viyana Ulusal Kütüphanesi’ne verilmiştir. Arap harfleriyle yazılan diğeri 1896 yılında Kahire’de Hidiv Kütüphanesi’nde, muhtemelen XII. yüzyılda Arap harfleriyle yazılmış üçüncü nüsha ise Zeki Velidi Togan tarafından Fergana’da bulunmuştur. Bugün Taşkent’te bulunan bu son kopya elimizde olan nüshaların en önemlisidir. Kutadgu Bilig’de yer alan dört karakter üzerinden dört kavram anlatılmaktadır. Kün-Toğdı ilig Gündoğdu, hakan, doğru töre, doğru yasa ve adaleti; Ay-Toldı Dolunay, vezir, mutluluğu, talihi, devleti; Ögdülmiş Övülmüş, vezirin oğlu aklı; Odgurmuş vezirin akrabası akıbeti, yaşamın sonunu simgeler. Bu dört kişi arasında geçen konuşmalarda, kişi ve toplum hayatının düzenlenmesi, devlet yönetiminin idaresi için gerekli bilgi ve erdemlerin neler olduğu ve bunların nasıl elde edilip kullanılabileceği anlatılmaktadır. Yusuf Has Hacib bu eseri ile ideal devlet ve toplum yapısının nasıl olması gerektiğini belirtmeye çalışmıştır. Nazım tarzında hazırlanan eser seksen beş bölüm, altı bin altı yüz kırk beş beyitten oluşmaktadır. Kitabın altıncı bölümü “İnsanoğlunun değerinin akıl ve bilgiden geldiğini söyler” deki iki beyit; “Tanrı kime akıl, bilgi verirse, onun eli uzanır birçok iyiliğe. Bilgiyi büyük bil, anlayışı ulu, bu ikisi yüceltir seçkin kulu” s. 33. Elbette akıl tanrı vergisidir, ama onu öğrenmek, merak etmek ve öğrendiklerini değerlendirerek, kendini eğitmek insanın kendi elindedir. Tanrı vergisi yeteneklerimizi ve sonradan edindiğimiz alışkanlıkları toplumun iyiliği ve mutluluğu için kullanmak ve hep birlikte mutlu bir dünyada yaşamak bizim çalışmamız sonucu ortaya çıkar. Yeter ki aldığı gerek uhrevi gerekse dünyevi eğitim kişiye “ben” değil “biz” demeyi öğretmiş olsun. Bilgi ve Akıl İnsanlık var oluşundan bu yana bilgi sahibi olmak, sahip olduğu bilgiyi çoğaltmak ve onu akıllıca kullanmak suretiyle varlığını devam ettirmiştir. Bilgi aynı zamanda aklın gelişimini sağlar. Yeni düşünceler ve bu düşünceler sonucu ortaya çıkan buluşlar taş devrinden günümüze insanlığın aldığı yolu göstermektedir. Bilgi sahibi olmak için merak etmek, çalışmak, araştırmak ve olayları akılcı bir şekilde değerlendirmek gerekir. Zaman zaman görmezden gelinse de bilgi sahibi olan ve sahip olduğu bilgiyi insanlığın gelişimi için kullanan insanlar yaşamlarının üzerinden binlerce yıl geçse de unutulmayan ve övgüyle anılan kişiler olmuşlardır.“İyilik etmenin övgüsünü ve yararlarını söyler” isimli dokuzuncu bölümünde ise Yusuf Has Hacib, yine bilgiye değinir ve bilginin, bilgi sahibi olmanın önemini vurucu bir şekilde açıklar. “Bilgi dünyada her şeyden üstündür. Bilgisiz denirse insana sövgüdür. Bilgisiz eğer yer bulursa baş köşe de. Baş köşe eşik olur, eşik baş köşe” s. 41. Yüz yıllardır, geçerliliğini koruyan bu tespit; ancak günümüz dahil bunca zamandır insanlık bu sözlere ne kadar uymuş, kim haddini bilmiş ve ona göre makam, mertebe talep etmiş üzerinde düşünmek gerekir. Bunca öğüde rağmen aldığımız yol belli, mutlu ve saygın bir gelecek için daha alınacak çok yolumuz olduğu anlaşılıyor. İyilik ve kötülük Kitabın on sekizinci bölümünde Hakan Kün-Toğdı ile Veziri Ay-Toldı arasında geçen diyalog adalet hakkındadır. “Hakan dedi İyi iki türlüdür. Bunlardan biri doğrudan iyilik yolunu tutandır. Biri anadan doğma iyidir. Biri iyi olup doğru yolda yürür. Bir diğerinin iyiliği ödünçtür. Kötüye katılırsa kötülük yapar… İyilik ana sütüyle gelirse insana. O insan ölünceye kadar yolundan dönmez” s. 85. Yusuf Has Hacib bu sözleriyle annenin yetişmemiz, iyi insan olmamızdaki önemini belirtir. Daha konuşmayı öğrenmeden, annenin davranışları ile verdiği eğitim çok önemlidir. İyiyi kötüyü bize o öğretir. Sözleri anlamakta güçlük çektiğimiz o emekleme çağında davranışları gözlemler, büyüklerin özellikle de annemizin gerek bize gerekse bir başkasına yaptığı davranışlardan sonuç çıkarmaya çalışırız. Eğer o üzüntülü ise ne olduğunu anlamadan üzüntüsünü görür, sevinçli ise sevincini paylaşırız. Hayat yolunda ileri doğru sağlam adımlar atmamızda bu ilk gözlemlerimiz her ne kadar hatırlamakta güçlük çeksek de sonraki yaşamımızda bize yön verecektir. Kötü şey ucuzdur “Hakan dedi İyi seçkindir. Seçkinlerin aradığı da budur. Seçkin ve ender olan değerlidir. Onu gerçekleştirmek kolay değildir. Kötülük ucuzdur ve onu yapacak. Kötü iş ucuzdur ve öyle olacak. Hangi eşya ucuzsa o yerde yatar. Çin kumaşları değerli olduğundan baş köşede yer alır. İyilik yokuş gibidir, tırmanana zor. Kötülük iniş gibidir, kolay yapılır” s. 87. Bir insanın ve onun eserlerinin yüzlerce yıl gündemde kalması, içerdiği güvenilir bilgi ve her dönem uyulması gereken öğütler nedeniyledir. Hiçbir zaman güncelliğini kaybetmeyen, insanlık var oldukça okumaya ve ders almaya devam edeceği bu kitabı sık sık okumak gerekiyor. İyilik ve iyi bir insan olmak yokuş tırmanmak kadar zor, çoğunluk kötülük yapmayı, kötü yaptığı işlerle övünmeyi marifet sayıyor. İyilik ve iyi iş yapmak için uğraşmak gerçekten çok çalışmayı gerektiriyor. Ancak, çalışmayan, iyi işler yapmak için emek harcamayan bir insanın, gerçekten insan olduğunu da anlamak mümkün değil. Ucuz işlerin geleceği yoktur, önemli olan iyi şeyler iyi işler yapmaktır ki, gelecek bizi unutmasın. Ancak iki türlü insan konuşmaz Biri bilgisiz, biri dilsiz. Dilsizin dili kilitlidir, söylemez Bilgilinin dili de sözünü gizlemez. Yusuf Has Hacib Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, Çev. Ayşegül, Çakan, İstanbul, 2015. Sosyal Bilgiler Tuna Yayınları Ders Kitabı Sayfa 38-39-40-41-42-43 Milli Kültür Ögelerimiz Etkinlik Cevapları MİLLÎ KÜLTÜR ÖGELERİMİZ Sosyal Bilgiler Tuna Yayınları Ders Kitabı Sayfa 38 Cevapları. A Evinizde millî kültürümüzü yansıttığını düşündüğünüz eserler veya eşyalar var mıdır? Varsa bunlar nelerdir? Cevap Evimizde milli kültürümüzü yansıtan bir çok eski halı ve kilim var. Çok eski zamanlarda işlenmiş olan bu halıları halen evimizde kullanıyoruz. Sosyal Bilgiler Tuna Yayınları Ders Kitabı Sayfa 40 Cevapları. B Çevrenizde gördüğünüz ve etnografya müzelerinde sergilenmesi gerektiğini düşündüğünüz nesnelere hangi örnekleri verebilirsiniz? Cevap Çevremde gördüğüm etnografya müzelerinde sergilenmesi gereken her hangi önemli bir eser yok. Sosyal Bilgiler Tuna Yayınları Ders Kitabı Sayfa 42 Cevapları. C Ülkemizdeki tarihî önemi olan mimari yapılar veya tarihî mekânlardan hangilerini gezip görmek istersiniz? Cevap Ülkemiz tarihi eser bakımından tam bir cennettir. Özellikle İstanbul şehrinde bir çok tarihi eser vardır. Bu eserlerden görmek istediklerim; Kız kulesi, Ayasofya Camii, Sultanahmet Camii gibi yapıları mutlaka görmek istemişimdir. Sosyal Bilgiler Tuna Yayınları Ders Kitabı Sayfa 43 Cevapları. D Ailenizde ve çevrenizde bayramlar nasıl kutlanıyor? Cevap Ailemde ve çevremde bayramlar genelde büyüklerimizi ziyaret ederek ve onlarla vakit geçirerek kutlanıyor. Ölmüş akrabalarımızı ziyaret eder ve akrabalarımın evine gider bayramımızı kutlarız. EBayramlarımız dışında millî kültürümüzü yansıtan kutlama ve törenlere başka hangi örnekleri verebilirsiniz? Cevap Bayramlarımız dışında millî kültürümüzü yansıtan kutlama ve törenlere örnek olarak aşure günü, anneler günü gibi günlerde milli kültürümüzü yansıtan küçük bayramlardır. Sesli Konu Anlatımı Sosyal Bilgiler Ders Kitabı Cevapları Tuna Matbaacılık Yayınları Milli kültürümüzü yansıtan öğeler geçmişten bugüne sahip olduğumuz ve korumaya devam etmemiz gereken değerlerdir. Bir ülkenin milli öğelerinin vatandaşları tarafından ne denli sahip çıkıldığı o ülkenin vatanına verdiği kıymetini tasvir kültürümüzü yansıtan öğeler;Gelenekler,Kültürel giysiler,Yemek kültürü,Müzik kültürü,Eğitim sistemi,Adetler, kültürümüzü yansıtan öğeler günlük hayatta sürekli farkında olmadan yaşatılan öğelerdir. Bir çocuğun yere bayrak düştüğünü görmesi ile bayrağı yerden kaldırması milli kültürün en güzel örneklerinden biridir. Nesilden nesle aktarılan ve sürekli kültür olarak değer verilen milli kültürümüzün öğelerine sahip çıkmalı, onları yaşatarak Yazılar Büyük Önder Atatürk'e göre “Millet aynı kültürden insanların oluşturduğu toplumdur”. Demek ki “milli kültür” bir devleti ayakta tutan unsurların en önemlisidir. Çünkü milli kültür oluştuğunda ortaya millet çıkar. Millet ise mutlaka bir devlet oluşturur. Dünya tarihine baktığımızda milli kültüre sahip olmanın önemi daha iyi anlaşılır. Tarihe gözatıldığında milli kültüre sahip halkların her türlü zorluğa karşı varlıklarını korudukları görülecektir. İkinci Dünya Savaşı'ndan enkaz halinde çıkmalarına rağmen kısa sürede önemli birer güç haline gelen Almanya ve Japonya bunun en güzel örneğidir. Aynı şekilde İstiklal Savaşı'nda Türklere yeni zaferler kazandıranTürk Milletinin Atatürk milliyetçiliği ile tamamlanan milli kültürünün sağlamlığıdır. Milli kültür milli ve manevi değerlerin öğretildiği eğitim kurumlarında oluşmaya başlar. Eğitim kurumlarında milli ve manevi değerleri öğrenen gençler ise bu değerlere sahip çıktıkları ölçüde devleti milli birliği ve beraberliği güçlendirirler. Atatürk'ün sözleri ortak bir kültür oluşturan eğitimin milli birlik ve beraberlik açısından önemini açıkça ortaya koyar “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri öğrenimin sınırları ne olursa olsun ilk önce ve herşeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığına kendi benliğine milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Dünyada uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur. Çocuklarımızı aynı eğitim derecesinden geçirerek yetiştireceğiz. Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır hastadır. Çocuklarımıza vereceğimiz öğrenim sınırı ne olursa olsun onlara esas olarak şunları öğreteceğiz Milletine Türkiye Devleti'ne TBMM'ne düşman olanlarlarla mücadele; bu mücadelenin sebep ve vasıtaları ile donatılmayan millet için yaşama hakkı yoktur.” Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri cilt 2 1952 Türk İnkılap Tarihi Enstitü Yayınları Atatürk bu sözlerle alınan eğitimin mahiyeti her ne olursa olsun milli değerleri yücelten ve her zaman korunması gerekli unsurlar olarak ön planda tutan bir üsluba sahip olması gerektiğini vurgular. Çünkü bir devletin sağlam temellere oturması için öncellikle milli birlik ve beraberliğini koruması gerekir. Bir devlet ne kadar gelişmiş olursa olsun ne kadar güçlü olursa olsun eğer ortak bir kültüre sahip değilse parça parça demektir. Böyle bir devlet ise tüm gücünü kaybeder. Milleti oluşturan unsurların en temel noktasında bireyler karşımıza çıkmaktadır. Bireylere milli beraberliğin ne olduğunu öğretmek ve milli şuuru kazandırmak ise ancak eğitimle gerçekleşebilir. Bireylere milleti için çalışmanın önemi öğretilmediği takdirde milli eğitim amacına ulaşmamış olur. Birey devletine ve dolayısıyla milletine faydasız bir insan haline gelir. Atatürk'ün vurguladığı gibi eğitimin mahiyeti ve düzeni her ne olursa olsun gençler milli şuurun aşılayıcısı olan milli kültürümüzü öğrenecek şekilde eğitilmelidir. Ayrıca milli kültürün temellerini Büyük Önder Atatürk'ün “İlke ve İnkılapları”nın oluşturduğu gençlere anlatılmalıdır. Kaynak

milli kültürümüzü yansıtan 5 önemli kişi