EVRAD-I FETHİYYE. Bu eserin ismi de, şu şekilde dilimize çevrilmiştir : FETHİYE VÎRD-LERİ. Bu eser, salâvat-ı şerife, duâ ve münacaattan ibarettir. Metin, ter­cüme, şerh biraradadır. önemli bir eserdir. Bu eser, baş kısmındaki bir yazı ile şöyle tanıtılmaktadır : Hazret-i Emir Seyyid Ali Hemedanî şöyle anlattı İnne meıye Rabbi, seyehdin! hâkikât şem'inde bir pervâne.. Pinned Post Sevdiğinkişiyi kendine aşık etmek ve onunla evlenmek isteyenlerin 21 gün boyunca her gün 101 defa okuması gereken kuvvetli dua şöyledir: Bismillahirrahmanirrahim. İza zülziletil ardu zilzaleha. Ve ahrecetil ardu eskaleha. Ve kalel insanü ma leha. Yevme izin tühaddisü ahbaraha. Hizbül Bahr Duası Okunuşu. Allahümme ya aliyyü, ya azıymü, ya alim. Ente rabbi veılmüke hasbi. Fe nı’mer rabbü ve nı’mel hasbü hasbi. Tensuru men teşaü ve entel azizür rahıym. Harekati ves sekenati vel kelimati vel iradati vel hatarati minez zünıni ves şükuki vel evhamis satırati lil kulubi an müteatil ğuyub. 5 Yâ Latıyf ism-i şerifi celb-i menfaatte ve def-i mazarratta kibrit-i ahmerdir. Sabah ve akşam 1000er kere okumaya devam eden kimse kısa zamanda arzusuna nail olur. Bolluğa kavuşur. Her gün devamlı surette muaveneti ilâhiyyeye mazhar olur. bu ism-i şerife müdavemet edenlerin karşılaşacakları iyilikler, saadetler anlatılamaz SekineDuası ise alimlerin aktardıklarına nazaran her Müslüman’ın okuması gereken bir dua olup, okuyan kişinin dileklerinin kabul tez vakitte kabul edildiği aktarılır. Her gün Sekine Duası okumanın faziletleri şöyledir: – Sekine duasını okuyan kişinin konutundan bolluk ve rahmet eksik olmaz. – Bilerek ya da bilmeyerek L254. Musa " Kuşkusuz Rabb'im benimledir. Bana yol gösterecektir." dedi. إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ inne maiye rabbi anlarınızda bu ayeti kerimeyi okuyun. Firavundan kaçarken kızıl denizde sıkışan kavmi Musa aleyhisselama karşı homurdanmaya başladılarbizim başımıza bu belayı sen getirdin. Musa aleyhisselamın dilinden tek bir nida çıktı o anda ki;Kıyamete kadar her mümin zikredecek bu kelamı..-İnne meıye Rabbi, seyehdin! Yani;-BEN ALLAH'LA BERABERİM, O BANA ÇARE GÖNDERİR! İşte bu kadar! Bu kelam değil miydi kızıldenizi yardıran, dert sanılan firavunu boğduran! ?Neden zor geliyor Rabbimize güvenmek bizlere?Bir defa gözyaşları içinde derdimize dönüpte,-Ben Rabbimle beraberim, o bana çare gönderir! Desek, neden açılmasın ki o kapılar bize?Kaynak Alıntı Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları Bir sure ve ayet okunduğu zaman okuyan veya dinleyen kişiye bazı manevi armağanlar verilir. Bunlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Surelerin ve ayetlerin çeşitli faziletleri pek çok hadis-i şerifte ifade edilmişlerdir. Surelerin ve ayetlerin faziletlerini konu alan hadis-i şerifleri inceleyince genellikle bunlarla, ilgili surede ve ayette işlenen tema veya konular arasında yakın bir ilginin bulunduğunu görürüz. Örneğin peygamberimiz bir hadiste Yasin suresini her gün okumaya devam edene şehitliğin nasip olacağını ifade eder. Gerçekten surede şehit edilen bir mümin konu olarak işlenir. Vakıa suresini daima okuyanlara dünya zenginliğinin ihsan edileceği hadis-i şerifte müjdelenir. İlgili surede cennet tasviri ve nimetleri bu dünyadaki zenginliğe işaret eder. Kehf suresi ile ilgili hadis-i şerifler daha ziyade Deccal’dan, zalim hükümdarlardan, bela ve musibetlerden korunmaları içerir. Gerçekten de ilgili surede mağaraya sığınan gençler böyle zalim bir hükümdarın şerrinden kaçarlar. Hz. Zülkarneyn de Yecüc Mecüc kavminin şerrinden halkları korumak için bir set inşa ettirir. Hz. Hızır ise ileride bazı kimselere gelecek bela ve musibetlerin daha önceden önünü almak için akıl almaz ve şeriat dışı bazı icraatlarda bulunur. Bunlarla Kehf suresi adeta okuyana ve dinleyene bir zırh gibi işlev görür. Her türlü bela ve musibetten onları korur. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama ne kadar çoğaltsak da genellikle şunu görürüz Peygamberimiz hangi surenin veya ayetin faziletinden bahsetmişse genellikle ilgili fazilet ile surenin, ayetin teması veya konuları arasında bir ilgi ve ilişki vardır. Sure ve ayet faziletini bildiren hadis-i şerif genellikle adeta surenin ve ayetin içeriğinde bir konuya işaret etmekte, o konunun ilahi bir yasaya dayandığını bildirmektedir. Tabii sure ve ayet faziletinden bahseden bütün hadisi-i şerifleri bu kategoriye sokamayız. Hadis-i şeriflerin bir kısmında sure ve ayet içeriği arasında bir ilgi ve bağlantı yoktur. Bunlar, Hz. Peygamber’in nübüvvet nuru ile değerlendirdiği sure ve ayetlerdir. İşte bu ilgilerden dolayı bazı arifler, surelerin ve ayetlerin hadis-i şeriflerce işaret edilmemiş faziletlerinden bahsetmişlerdir. Bu konularda çeşitli hükümlerde bulunmuşlardır. Çünkü onlar bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri ile ilgili formülü bulmuşlar; yani surelerin, ayetlerin faziletleri ile tema ve konuları arasındaki bağlantıyı, ilgiliyi anlamışlardır. Yüce Allah her şeyi ilahi yasalarla yaratmaktadır. İlahi yasalara sünnetullah da denir. Dünyanın hareketleri, mevsimler, gece gündüz, yağmurun ve karın yağması da ilahi birer yasadır. Bunlar da yüce Allah’ın sünnetullahlarıdır. İsterse yüce Allah bunları bir sözle değiştirebilir. Allah’ın sözü olan Kuran-ı Kerim baştan sona değin yaratıcı sözlerle doludur. Yani Kuran-ı Kerim’deki her kelime sihirlidir. Bu sihir, helaldir. Yani surelerin ve ayetlerin faziletleri kısaca helal sihirlerden oluşur. Aslında buna sihir kelimesi pek yakışık almadı, doğrudan doğruya mucize demek daha doğru görünmektedir. Kişi bir sure veya ayet okur, yüce Allah o okunan surenin veya ayetin faziletini okuyan veya dinleyen kişilerin üzerine yağdırır. Sünnetullahları yaratan yüce Allah isterse Kuran-ı Kerim’in mucizesini o kişiye gösterebilir. Zikir olan kelimeler gücünü Kuran-ı Kerim’de geçtikleri oranda alırlar. Onun için en büyük zikir Allah’ kelimesi ile yapılır. Çünkü bu kelime hem Allah’ın zatına işaret eder hem de Kuran-ı Kerim’de Allah’ın en çok geçen adıdır. İnsanlar genellikle suyun kaynamasını, buharlaşmasını, yağmurun ve karın yağmasını birer sünnetullah olarak kabul ediyorlar. Bunda bir sorun yoktur. Ama başlarına gelen bela ve musibetleri, güzellikleri birer sünnetullaha bağlayamıyorlar. Yani hayır ve şerrin Allah’tan geldiği yönündeki kader inancında genellikle insanların itikatlarında bir bozukluk vardır. Yüce Allah’ın kendilerine güç yetiremeyeceklerini, aldıkları tedbirlerle bela ve musibetlerden korunacaklarını sanıyorlar. Dünya hayatına daha çok tamah ederek huzura ve mutluluğa erişeceklerini düşünüyorlar. Hâlbuki bu dünya bir imtihan yurdudur. Başa gelen bela ve musibetler; hayırlar, güzellikler imtihan içindir. Bela ve musibetler genellikle günahlarımız yüzünden peyda olur. İyilikler, hayırlar yüce Allah’ın lütfu olarak görülmelidir. Aslında onlar da bir zamanlar yapılan küçük iyiliklerin, alınan hayır duaların, tohumlar gibi yüce Allah’ın lütfu ile neşv ü nema bulmasıyla olurlar. İnsanın yaptığı her şey daha ahrete varmadan bu dünyada hayır ve şer olarak önüne çıkmaktadır. Ama imtihan sırrı bunları çeşitli perdelerle gizlediği için bu gözlerden saklı tutulmaktadır. Zengin insanları herkes mutlu ve huzurlu sanır. Oysa nice zenginin daha bu dünyada iken ne cehennemlerde kavrulduğu imtihan sırrıyla insanlardan gizlenmiştir. Kalpler yüce Allah’ın elindedir. Asıl bu noktalarda insanlar dünyada iken cennet ve cehennem hayatını yaşamaktadırlar. İntihar eden insanların önemli bir kesimi maddi bir sıkıntısı olmayanlardandır. Bu tür insanlar dünyada iken kalp âleminde yaşadıkları cehennem hayatından kurtulmak için hayatlarına kendi elleri ile son vermektedirler. Huzur, İslam’dadır. Yasaklardan kaçınıp bunlardan hemen tövbe ederek yüce Allah’ın emirlerini hayata uygulamaktadır. İnsanlar tövbe edip hak yola girince Kuran-ı Kerim; sureler, ayetler, zikirler onların üzerine faziletleri yağdırmaya başlar. Sözün özü bu hak kitabın mucizeleri İslami bir yaşantıyla tadılır, anlaşılır. Kalplere büyük bir huzur, nur o zaman dolmaya, insanlar daha bu dünyada iken cennet hayatından esintiler yaşamaya başlarlar. İşte sure ve ayetlerin okunması ile yüce Allah insanların kaderini tayin etmekte; şerleri, kötülükleri üzerinden almakta ve hayırları, güzellikleri üzerine yağdırmaktadır. Çünkü yüce Allah her şeyi sünnetullahla yaratmaktadır. Sünnetullah da yüce Allah’ın sözlerine dayanmaktadır. Yüce Allah’ın sözleri de Kuran-ı Kerim’de toplanmıştır. Tabii bu noktada şeytan pek çok vesveseyi fısıldamaktadır Öyle ise niçin Müslümanlar dünyada ezilmekte, öldürülmekte; kâfirler ise cennet hayatı yaşamaktadırlar?’ Çünkü Müslümanların büyük çoğunluğu Allah’la bile bile dalga geçmekte; Kuran-ı Kerim’deki ilahi emirleri yerine getirmemekte, ilahi yasakları ise kendilerine hayat prensibi olarak görmektedirler. Bunlar, yani bu tür insanlar gece gündüz Kuran-ı Kerim okusalar da bundan elbette bir hayır göremeyeceklerdir. Başlarında da bela ve musibet eksik olmayacaktır. Ben şahsen Amerika’nın zenginliğini ve dünya liderliğini tarihte köleliğin kaldırılmasında en temel adımları atmasında ve bu yolda savaşmasında ve muvaffak olmasında görmekteyim. Bu, dinin en çok sevap getiren emirlerinden biriydi ve Allah’ın rızasına uygundu. Yüce Allah bir insana veya bir ulusa bir devlet nasip etti mi mutlaka bunun altında bir neden vardır. Bu neden de bir sünnetullaha dayanır. Amerika’nın bu hayırlı işi dünyada iken böyle bir nimetle taltif edildi. Ama tabii Amerika’nın bu nimetin kadrini bilmesi ve şükrünü eda etmesi mümkün olmadığı için bu nimet onda zulüm ve fesat kaynağı olacaktır. Çünkü kâfirliğin tabiatında Allah’a isyan, nankörlük, insanlara zulüm vardır. İsyan, nankörlük; zulüm ise bir zaman sonra yüce Allah tarafından taltif için verilen nimetleri ve sermayeyi tüketebilir, bitirebilir. Biz bu yazımızda bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri hakkında bir formüle işaret ettikten sonra küçük surelerin faziletleri üzerinde kısaca yoğunlaşacağız. Çünkü Müslümanların belki yüzde doksanı sadece bu küçük sureleri ezberlemişler ve namazlarında okumaktadırlar. Bunların da büyük çoğunluğu okuduklarının anlamını bilmemektedirler. Gerçekte hadis-i şerife göre anlamını bilmeden okumada sevapta bir eksilme olmadığı gibi ilgili surenin veya ayetin faziletleri de birer manevi armağan olarak o kişiye verilmektedir. Fakat bu konuda bilinçli olmak kişiye elbette pek çok şey kazandıracaktır. Küçük surelerden kastımız Kuran-ı Kerim’in son sayfalarındaki Fil suresinden itibaren başlayan son on suredir. Mahalle hocaları genellikle çocuklara bunları ezberletirler. Müslümanların büyük çoğunluğu da bu ezberledikleriyle yetinirler ve namazlarında sadece bu sureleri okurlar. Tabii bunlara bir de Kuran-ı Kerim’in başında yer alan Fatiha suresini eklemek gerekir. Bu küçük surelerle namazlarını eda edenlere tavsiyemiz bunları namazlarındaki rekâtlarda sondan başa doğru sıra ile okumalarıdır. Ağırlığı birkaç sureye vermeden eşit dağıtmalarıdır. Çünkü her birindeki fazilet bambaşkadır ve hayati bir öneme sahiptir. Bu küçük surelerin en belirgin ortak özelliği müminleri çeşitli bela ve musibetlerden, şerlerden, düşmanlardan, olumsuzluklardan korumalarıdır. Müminler bu kısa surelerle namaz kıldıklarında adeta itibarlı bir devlet adamı gibi, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan gibi korunma çemberine alınmaktadır. Niçin? Çünkü mümin kıldığı namazla büyük bir davayı savunmaktadır. Onun gözle görünen ve görünmeyen pek çok düşmanının olacağı tabii bir şeydir. Onun bunlardan korunmaya ihtiyacı vardır. İşte bu küçük surelerin en başlıca faziletleri bunu sağlamaktadır. Namazda rükû ve secdede söylenilen zikirler ise müminin şerefini artırırlar. Bizzat rükû ve secdenin bedensel hareketinin anlamı bile böyle bir fazilete sahiptir. Allah kendisine tevazu ile yaklaşanı insanlar arasında yüceltir. Bu bir sünnetullahtır. Namaz kılmayan bir fasık, bir münafık, bir kâfir namaz kılan insana karşı gayri ihtiyari bir hürmet duygusu duyar. Bu, ellerinde olmadan olur. Mümin rükû ve secdede yüce Allah’ı ululayıp onu kusurdan, eksiklikten tenzih ederken yüce Allah da ona içerisinde yaşadığı muhitte kimsenin çalışarak ulaşamayacağı bir itibar verir. Bu şeref bu dünyada kişiye büyük bir huzur ve özgüven duygusu sağlar. Bunun elden çıkması ancak günahlarla olur. Leke nasıl beyaz bir elbisede kendisini çok açık bir surette gösterirse günahlar da müminde öyle açıkça sırıtır durur ve onun şerefini ve itibarını hemen yele verir, ortadan kaldırır. O zaman namaz kılan insan alay konusu da olabilir. Acınacak durumlara düşebilir. Allah bizleri bu durumlara düşmekten muhafaza buyursun. Âmin. Namazla mümine öyle bir nur verilir ki, bu nur hemen kendisini belli eder. O mümine ulaşılmaz ve gıpta edilecek bir şeref, namus, haysiyet sağlar. Bir de namaz kendisini kılana bir ruhaniyet verir ki bu da müminin adeta elbisesi gibi üzerinde durur. Ona bir derinlik katar. Mana verir. İnsanları kendisine âşık kılar. Her yerde yıldız gibi parlatır. Asalet ve rütbe verir. Kısacası namaz insana yüce Allah’tan gelen bir saygınlık kazandırır. İnsanlara bütün servetlerini harcayarak elde edemeyecekleri büyük bir şan sağlar. Günahlar, surelerin faziletlerinin üzerimize düşmesini engellerler. Bu açıdan namazında niyazında olan Müslümanların başlarına gelen bela ve musibetler hep ısrarla işlenen günahlar yüzündendir. Yoksa bu küçük surelerin koruyuculuğunun delinmesi öyle kolay değildir. Fatiha büyük bir duadır. Allah’ın engin rahmetine sığınmaktır. Allah’tan hidayet istemektir. Doğru yolda yürümeyi, aykırı ve yanlış yollara düşmemeyi talep etmektir. Kuran-ı Kerim’in bütününü kapsayıcıdır. Kalplerin şifasıdır. Onun için namazın her rekâtında okunur. Yüce Allah Fatiha suresinin yüzü suyu hürmetine müminin bu duasını kabul eder. Yüce Allah engin rahmetiyle bu duayı bu surenin içerisine yerleştirmiştir. Yoksa iş bizlerin nefislerine kalsa ne duanın ne de hidayetin, hidayette kalmanın kadrini bilirdik. Dünyada en büyük nimet, Allah’tan hidayet için, hidayetin devamı için, son nefeste imanla gitmek için dua etmektir, dua almaktır. Fil suresi müminin gönül dünyasını koruyucu surelerdendir. Çünkü bir Müslüman namaz kılmakla büyük bir eylem yapar. Bu nimetten mahrum olan herkes hasetten dolayı ona düşman kesilirler. Şeytanlar vesveseleri ile namaz kılan Müslümanları herkese karşı kışkırtırlar. Kim namaz kılan mümine karşı bir düşmanlık yapmayı niyet kılarsa, bunun için harekete geçerse, yüce Allah onu Fil suresinde anlatıldığı vechi ile Ebrehe ve ordularına yaptığı gibi perişan eder. Üzerine bela ve musibet yağdırır. Kendi derdine düşürtür. Müminin Kâbe gibi olan kalbini ona yıktırmaz. Hadis-i şeriflerde Fil suresini okuma ile düşmanlara galebe çalınacağına işaret edilmiştir. Kureyş suresi de koruyucu surelerdendir. Özellikle müminlerin iş, ticaret hayatları, mal ve mülkleri bu surenin faziletleri ile korunur. İmam-ı Rabbani Hazretleri korkulu yerlerde ve düşman karşısında Kureyş suresini on bir kez okumanın insana güven ve huzur telkin edeceğini söylemiştir. Maun suresi dinin özünü yanlış kavrayanların, Müslüman geçinenlerin, özellikle zekâtla namazın arasını ayırıp da nefislerine uyanların yani zekât vermeyen Müslümanların ve münafıkların şerlerinden müminleri koruyan bir suredir. Kevser suresi ilahi rahmetin bir tecellisidir. İçerisinde yer alan Kevser’, müminlerin kıyamet günü suyunu içecekleri bir havuzdur. Ondan içenler kurtuluşa ve nimetlere erişecektir. Cennete kavuşacaktır. Bu kısa surede iki koruyucu dile getirilir. Biri namaz diğeri kurban kesmedir. Namazın koruyuculuğu zaten yazımızın konusu olduğu için ayrıca değinmeye gerek yoktur sanırım. Kan akıtma, eti fakir ve fukaraya verme bela ve musibeti insanın üzerinden atmaya vesile olur. Rüyada kurban kesmek bu anlama geldiği gibi eti fakir ve fukaraya dağıtma da bu anlamı karşılar. Üzerimizdeki olan nimetlerin hakkı büyüktür. Bunlar göze de gelebilirler. Onun için kurban kesme sadece kurban bayramına has olmamalıdır. Bir nimete erişildiğinde de düşünülmelidir. Örneğin bir ev, araba alma, yüksek bir makama gelme, güzel ve kazançlı bir iş elde etme, iş yeri açma gibi durumlarda kurban değerinde bir hayvan kestirip bunun etini fakir ve fukaraya dağıtma bu nimetlere değecek nazarları, görünmez ve görünen kazaları, bela ve musibetleri ortadan kaldırıcıdır. Bu, surenin nasihat ve eylem tarafıdır. Bu surenin en büyük fazileti, müminlerde olan çeşitli nimetlerin devamlığını sağlama ve onları muhafaza etmedir. Kafirun suresi, mümini kâfirlerin tasallutuna karşı korur. Müminin dinini muhafaza eder. Kâfirlere insaf verdirir. Onları azgınlıklarından, anlayışsızlıklarından itidale, anlayışa davet eder. Hadis-i şerifte Kafirun suresinin gece yatmadan önce okunması tavsiye edilmiş olup değişik hadis-i şeriflerde de insanı şirkten muhafaza edeceği özellikle belirtilmiştir. Nasr suresi müminin hayatındaki fetihlere vesile olur. Yani bu sure Feth suresine yakın bir fazilete sahiptir. Müminin çeşitli konularda hayalleri, idealleri, projeleri vardır. Bunları gerçekleştirmek ister. O dava adamıdır. Davasını ailesinde, iş hayatında, çevresinde… yaşantıya geçirmek emelindedir. Ama çok çeşitli engeller bunlara mani olur. O istiğfara ve tövbeye yönelir. Surede istiğfar ve tövbenin dile getirilmesi bunların maddi ve manevi fetihlere vesile oluşlarındandır. Hayatını İslam’a uygun olarak düzenler. Bunun için onu sık sık gözden geçirir. Ondaki eksiklileri giderir. Hayatındaki mânialar kalkar. Allah’ın izniyle ve namazlarda okunan bu surenin fazileti ile müminin çeşitli konulardaki istekleri gerçekleşir. Maddi ve manevi fetihler müyesser olur. Peygamberimiz bu sureyi okumanın Mekke’nin fethinde bulunup şehit olma kadar ecir kazandırdığını müjdelemiştir. Tebbet suresi ise şerli kişilerden koruyucu surelerdendir. Malıyla mülküyle, zenginliği ve çeşitli imkânlarıyla müminleri ezmek, yok etmek isteyen insanları, kitleleri hedef alır. Onların her türlü güçlerini etkisiz kılar. Tebbet suresinde hem Ebu Leheb hem de eşi yerilmektedir. Çünkü her ikisi de peygamberimize eşi görülmemiş zulümlerde bulunmuşlardır. Ebu Leheb peygamberimizin öz amcasıdır. Kendisi ticaretle zengin olmuşlardı. Peygamberimizin getirdiği yeni dinle Arapların Kâbe’ye artık gelmeyeceklerini, Kâbe’deki putlara saygının azalacağını ve bu yüzden fakirleşeceğini düşünerek hak dine düşman kesilmişti. Ebu Leheb’in karısı bir gün elinde bir taşla Hz. Ebubekir’in yanına gelmiş, Tebbet suresi ile kendisini hicveden peygamberimizi aradığını ve elindeki taşla peygamberimizin kafasını kıracağını söylemişti. Hâlbuki bu sırada peygamberimiz Hz. Ebubekir’in yanındaydı. Tebbet suresinin bir fazileti ile olsa gerek peygamberimiz ona görünmemişti. İhlâs suresi kalbi, itikadı, dini muhafaza eden ve derinleştiren, arıtan bir suredir. İnsan kalbi daima harekettedir. Şeytanların ve nefsin vesveseleri ile zaman zaman bulanır, karışır. Münafıklığa, riyaya doğru kayabilir. İman, bir nurdur. Nur, ateş gibi muhafaza edilmediği zaman azalabilir, sönebilir. Onu daima artırmak gerekir. Bu da istiğfarla tövbeyle hayatı ve kalbi daima temizlemekle olur. İstiğfar kalpte geleceğe dönük tasarlanan günahlardan, tövbe ise geçmişteki günahlardan pişman olmaktır. İhlâs, ibadeti yalnız Allah rızası için yapmaktır. Bu, bu surenin kalplere ektiği bir tohumdur. Hak dinin özü ihlâstır. Gerek zikir çekmek olsun gerek sureleri okuma olsun ihlâsla yapılmalı ve anlaşılmalı; bunlarda Allah rızası dışında bir gaye ve beklenti olmamalıdır. Hadis-i şeriflerde İhlâs suresinin Kuran-ı Kerim’in üçte birlik sevabına denk geldiği belirtilmiş, onu çokça okuma ile cennete, çeşitli cennet nimetlerine nail olunacağı müjdelenmiştir. Felak ve Nas sureleri gerek insanlardan gerek cinlerden gelebilecek şerlere, kötülüklere karşı korunmada birer zırh gibidirler. İnsanların bir kısmı sihir ve büyü yaparlar. Bu yolda gelebilecek şerlerin önünü bu iki sure tıkar. Şeytanların vesveseleri öyle korkunçtur ki… İnsanlara bu konuda perde verilmiştir. Şayet bu perde üzerlerinden kaldırılsa herkes kafayı yerdi. Çünkü size düşman bir insan düşünün. İşte bu insanın belki yüz, belki bin katı daha çok bir kinle size yaklaşan şeytanlar vardır. Mutlaka her Müslüman’ın üzerinde bu şeytanlar bulunur. Onlara vesvese verirler. Şeytanlar insanların iç dünyasındaki düşünceleri takip edebildikleri için herkese zayıf noktalarından yaklaşırlar. Ona göre vesvese verirler. İnsanlar bu vesveseleri kendi düşünceleri sanırlar. Bunalıma girerler. Bunlarda itikada ve dine yönelik olanları ile suçluluk duygusuna düşerler. Dinden diyanetten, namazdan uzaklaşırlar. Böylelikle kendilerini şeytanlara güldürürler. Vesveseye tutulan kişiler bu iki sureyi bolca okuyarak Allah’a sığınsınlar ve vesveseye hiç önem vermesinler. Çünkü bu vesvese konusu olan düşünceler kendilerine ait değildir, şeytanlarındır. Bunlara sadece edeben tövbe ve istiğfar etmek gerekir. Yani bu vesveselerde Müslümanların bir günahları ve iştirakleri söz konusu değildir. Allah bu iki surenin fazileti ile onu çokça okuyanları bu konuda koruyacak ve vesveseyi kısa zamanda geçersiz kılacaktır. Her türlü günahın önce kalpte yer etmesinde mutlaka şeytanların vesveseleri tohum vazifesi görür. Nefis yani içgüdüler, arzular, istekler bu vesveselerden etkilenip günah tohumunu yeşillendirirler. Kişi günah işlemeye azm edinceye kadar bu bitki büyür. Günah işlenince meyvesi yenilmiş olur. Şeytanlar da emeline ulaşarak sevinirler. O kadar ki sevinçlerini içki içerek kutlarlar. Bir insanı, hele bir Müslüman’ı günah işletmeye muvaffak olma kadar hiçbir şey şeytanları sevindirmez. Çünkü günah küfrün habercisidir. Her günahta küfre giden bir yol vardır. Nasıl basit bir mikrop çoğalarak insanı yatağa düşürüp ölümüne sebep olursa küçük görülen bir günah da böyledir. Kişinin imanına hücum ederek onu çürütebilir ve insanı imansız ahrete yollayabilir. Şeytanlar bunu çok iyi bildikleri için küçük de olsa bir günahı bir Müslüman’a işlettiklerinde büyük bir zevk alırlar, sevinç duyarlar; bundan büyük bir ümide kapılırlar. Onun için daima bu iki sureyi çok okumak, şeytanların vesveselerinden Allah’a sığınmak gerekir. Özellikle Felak suresi hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmayı sağlar. Hasetçinin hem görünen hem de görünmeyen şerleri vardır. Görüneni, haset ettiği kişi aleyhinde olur ve konuşur. Ona komplolar kurar veya kurulmasına yardım eder. Görünmeyeni ise nazarıdır. Nazar hasetle çok yıkıcı bir tesir kazanır. Arifler sıkıntılı, korkulu, tehlikeli zamanlarda bu iki surenin çokça okunmasını tavsiye etmişlerdir. Yüce Allah kalplerimize Kuran-ı Kerim’in; surelerin, ayetlerin, zikirlerin sevgisini koysun. Onlardan gelecek nura, imana kalplerimizi sevk etsin. Faziletlerini üzerimize daim kılsın. Son nefeste Kuran-ı Kerim okunmayı ve imanla göçmeyi nasip eylesin. Âmin. Muhsin İyi İslam dininin ilk dönemlerinde Müslümanlar sade bir hayat yaşıyorlardı. Toplumsal hayatta çok fazla sorun ve karmaşık durum yoktu. İbadetlerle veya sosyal hayatla ilgili olarak sahabeler merak ettikleri, öğrenmek istedikleri veya çözüm bulamadıkları konuları Peygamberimize danışıyorlar ve O’ndan öğrendikleri bilgileri tereddütsüz kabul ediyorlardı. Yani İslam’ın ilk yıllarında fıkhi konularda farklı mezhepler yoktu. Fıkhî Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı » Zaman içinde fetihler yoluyla İslam dini farklı coğrafyalara yayıldı. » Farklı milletlere ve kültürlere mensup birçok insan Müslüman oldu. » Sonuçta sosyal hayat gelişti ve insanların sayısı arttı. Peygamberimizin zamanında olmayan sorunlarla karşılaşıldı. » Müslümanlar karşılaştıkları sorunlara İslam dininin bakışını öğrenmek amacıyla müctehidlerden İslam alimi-mezhep kurucusu görüş istediler. » Müctehidler kendilerine iletilen soru ve sorunlara, Kur’an ve sünnetten yola çıkarak çözümler ürettiler, fetvalar verdiler. » Bu görüşler ve fetvalar zamanla sistemli hale gelerek fıkhi mezhepler ortaya çıktı. » Ayrıca fetihler yoluyla yeni İslam’a giren toplulukların kültürleri, hatta yaşadıkları bölgelerin iklimleri de fıkhi mezheplerin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Fıkhî Mezhepler Hanefî Mezhebi İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin ictihadları görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşan fıkhi mezhep. Şafii Mezhebi Muhammed bin İdris eş-Şafii’nin ictihadları görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşan fıkhi mezhep. Malikî mezhebi Malik bin Enes’in ictihadları görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşan fıkhi mezhep. Hanbelî mezhebi Ahmed bin Hanbel’in ictihadları görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşan fıkhi mezhep. Caferi mezhebi İmam Caferi Sadık’ın ictihadları görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşan fıkhi mezhep. Tasavvuf İslam dininde yer alan ahlakî esasları hayata geçirmeyi amaçlayan, Peygamber Efendimizin sünnetine dayalı bir hayat tarzını yaşam biçimi haline getirmeyi ilke edinen ilim dalıdır. Mutasavvıf Tasavvufî hayat tarzını benimsemiş ve yaşam tarzı haline getirmiş ilk dönemlerinde tasavvufi yorumlar yoktu. Çünkü o zamanlar Müslümanlar sade ve gösterişten uzak bir hayat yaşıyorlar, Peygamber Efendimizin sade yaşamını bizzat gördükleri için lüksten, gösterişten uzak duruyorlardı. Ayrıca sahabe efendilerimiz Kur’an ahlakını titizlikle uygulamaya çalışıyorlardı. Çünkü gözlerinin önünde en büyük örnek olan Peygamberimiz vardı. Tasavvufî Yorumlar Nasıl Ortaya Çıktı » Peygamberimizin vefatından sonra İslam topraklarının genişlemesi ve fetihlerin etkisiyle Müslümanlar zenginleşti. » Bu durumun sonucunda İslam dünyasında lüks ve gösteriş arttı. » Bunu farkeden bazı İslam alimleri, Hz. Peygamber’in ve sahabelerin dönemindeki hayat tarzına tekrar dönülmesi konusunda eğitici ve öğretici çalışmalar yaptılar, görüşler sundular. » Bu görüşler; dünya malının büyüsüne kapılmamak, mal zenginliği yerine gönül zenginliği, nefsi terbiye etmek gibi Kur’an ahlakında yer alan ilkelerdi. » Zamanla bu görüşler doğrultusunda tasavvufi yorumlar oluştu. Yesevîlik Türkistanlı Hoca Ahmed Yesevi’nin öl. 1167 görüş ve düşüncelerine dayanan tasavvuf ekolüdür. Hoca Ahmed Yesevi, Türkistan’ın Yesi kentinin Sayram kasabasında dünyaya geldi. Küçük yaşta babasını kaybetti. İlk eğitimini Yesi şehrinde aldı. Ardından dönemin önemli ilim merkezlerinden Buhara’ya gitti ve orada ilim tahsil etti. Sonra memleketi Yesi’ye dönüp ders vermeye başladı. Birçok öğrenci yetiştirdi. Öğrencilerine ve insanlara İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarını Ahmet Yesevi, insanlara İslam’ın ilkelerini anlatırken “hikmet” adı verilen şiirlerini kullandı. Sade, akıcı ve anlaşılır bir Türkçe ile yazdığı bu şiirleri, halkın İslam’ı anlayıp öğrenmesinde çok etkili oldu. Ahmet Yesevi’nin hikmet adı verilen bu şiirlerinin toplandığı kitabının adı “Divan-ı Hikmet”tir. Yeseviliğin Önemli Bazı İlkeleri » Dünya malına değer vermemek » Allah’ın emirlerine uyma konusunda titiz davranmak » Doğru sözlü ve dürüst olmak » Kendini başkalarından üstün görmemek » Cömert olmak » Sırları açığa vurmamak » Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek » Misafire ikram etmek » Yumuşak huylu olmak » Cemaatle namaza önem vermek » Devamlı abdestli gezmek » Allah’ı çokça zikretmek… Kâdirîlik Abdülkadir Geylani’nin öl. 1169 görüş ve düşüncelerine dayanan tasavvuf ekolüdür. Abdülkadir Geylani Peygamberimizin soyundan gelmekte olup İran’ın Geylan kasabasında doğdu. Küçük yaşlardan itibaren ilim tahsiline başladı. İlk eğitimini Geylan’da aldı. Ardından devrin önemli ilim ve kültür merkezlerinden Bağdat’a giderek orada meşhur alimlerden ilim tahsil etti. Önce Kur’an’ı ezberledi. Sonra da tefsir, hadis, fıkıh, kelam, mantık, matematik ve tıp ilimlerinde eğitim aldı. Eğitim hayatını tamamladıktan sonra öğrencilerine dersler vermeye, halka İslam’ın ilkelerini anlatmaya başladı. Sohbetleriyle ve verdiği derslerle insanlar üzerinde derin etkiler bıraktı. Eserleri yüzlerce yıl beğeniyle okundu. Abdülkadir Geylani’nin Önemli Eserleri Fütûhu’l-Gayb, El-Fethu’r-Rabbanî, Günyetü’t-Tâlibîn Kadiriliğin Önemli Bazı İlkeleri » Şakayla bile olsa asla yalan söylememek » Verdiği sözünü yerine getirmeye çalışmak » İnsanlara ve diğer canlılara kötülük yapmamak » Hiçbir durumda beddua etmemek » Günah işlemekten özenle kaçınmak » İnsanlara yük olmamak » Başkalarının malını mülkünü kıskanmamak » Her zaman alçak gönüllü olmak » Mecbur kalmadıkça Allah adına yemin etmekten kaçınmak… Nakşibendîlik Nakşibend kelimesi Farsça’da İran dili nakış yapan anlamındadır. Muhammed Bahauddin hazretleri tasavvufu insanların kalbine nakış nakış işlediği için kendisine bu lakap verilmiştir. Nakşibendilik, Muhammed Bahauddin Nakşibend’in görüş ve düşüncelerine dayanan tasavvuf ekolüdür. Muhammed Bahauddin Nakşibend, Buhara yakınlarındaki Kasr-ı Ârifân köyünde dünyaya geldi. Döneminin alimlerinden ve mutasavvıflarından ilim tahsil etti. İlmiyle, takvasıyla, sade yaşantısı ve güzel ahlakıyla herkes tarafından sevilip sayılan bir kişi oldu. Ayrıca o mütevazi bir insandı. Haramlardan son derece sakınırdı. Hediyeleşmeye önem verir, kendisine gelen hediyeleri karşılıksız bırakmazdı. Nakşibendiliğin Önemli Bazı İlkeleri » İnsan helal çerçevesinde dünya nimetlerinden yararlanmalı, günlük işlerini aksatmamalıdır. Ancak Allah’a karşı kulluk görevlerini asla ihmal etmemelidir. » Daima Allah’ı zikretmeli, O’nu hatırından çıkarmamalıdır. » Allah’ın emir ve yasaklarına uymakta titiz davranmalıdır. » Allah’ın tüm yarattığı canlılara iyilik etmelidir. » İbadete devam etmeli, her işte Allah’ın rızasını gözetmelidir. » İç ve dış dünyasını her türlü kusurdan arındırmalıdır. » Nakşibendiliğin en temel ilkelerinden biri “Halk içinde Hak ile beraber olmak”tır… Mevlevîlik Büyük Türk mutasavvıfı Mevlana Celaleddin Rumî’nin görüş ve düşüncelerine dayanan tasavvuf ekolüdür. Mevlana hazretleri 1207 yılında Belh şehrinde dünyaya geldi. Babası sultânu’l-ulema alimler sultanı Sultan Veled, annesi Mü’mine Hatun’dur. Mevlana küçük yaşlarda iken ailesi ile birlikte Anadolu’ya göç etti ve Konya şehrinde yaşamaya başladı. İlk tahsilini babasından aldı. Daha sonra Halep, Şam, Konya gibi zamanın önemli ilim merkezlerinde eğitim gördü. Zamanının bütün ilim dallarında kendini çok iyi yetiştirdi. Büyük medreselerde dersler okuttu, çok talebeler yetiştirdi. Görüşleriyle, düşünceleriyle ve eserleriyle geniş halk kitleleri üzerinde derin etkiler bıraktı. 66 yaşında Konya’da vefat etti. Mezarı Konya’dadır. Mevlana, insanların eğitimi üzerinde önemle dururdu. O, güzel ahlaklı insanlardan oluşmuş huzurlu bir toplumun eğitim sayesinde mümkün olacağını belirtmiştir. Mevlevilikte “sema” töreninin önemli bir yeri vardır. Sema Ney ve nısfiye gibi müzik aletleri eşliğinde elleri iki yana açıp dönerek yapılan zikir. Mevlana Celaleddin Rumî’nin Önemli Eserleri Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fîhi mâ fih. Mevleviliğin Önemli Bazı İlkeleri » İnsanları sevmek ve hoşgörülü olmak » Başkalarının ayıplarını yüzlerine vurmamak » Din, dil, ırk ayrımı yapmadan bütün insanları sevmek » İnsana değer vermek » Gönlümüzü kötü huylardan arındırmak » İbadetleri samimi bir şekilde yerine getirmek TDV İslâm Ansiklopedisi – Mezhep Başlığı Lalegül Dergisi cübbeli ahmet hoca, davud aleyhisselamın okuyarak bütün isteklerini tahsil ettiği, fakirken okuyanı zengin eden, hastayı iyi eden, korkanı emin kılan, günahları bağışlatan, ruhani hastalıkları tedavi eden, deliyi akıllandıran ve Allâh-u Te'âlâ'nın rızasını kazandıran bir zikir Dilek ve istekleriniz için Esma-i Erbeıyn-i idrisiyye Dilek ve istekleriniz için Esma-i Erbeıyn-i idrisiyye “Esma-i Erbeıyn-i İdrisiyye” adı ile maruf bulunan bu esmalar Hazreti İdris ezkarındandır. Sühreverdi Hazretleri bu esmalara devam ederek büyük makamlara ulaşmıştır. Muhyiddin Arabi Hazretleri de bu esmalara devam edenlerdendi. Bu “Esma-i İdrisiyye” yi okumaya devam edenler belalardan uzak olur. Mal ve mülklerine zarar gelmesinden korunurlar. Manevi yönden derece almak isteyenler bu esmaları okumaya etsinler. Bismillahirrahmanirrahiym Sübhaneke la ilahe illa ente ya rabbe külli şey’in ve varisehu ve razikahu ve rahımeh Ya ilahel alihetir refiy’ı celalüh Ya allahül mahmudü fi külli fialih Ya rahmane külli şey’in ve rahımeh Ya hayyü hıyne la hayye fi deymumiyyeti mülkihi ve bekaih Ya kayyumu fe la yefutü şey’ün min ılmih Ya vahıdül bakıy evvelü külli şey’in ve ahıruh Ya daimü bi la fenain ve la zevale li mülkihi ve bekaih Ya samedü min ğayri şibhin fe la şey’e ke mislih Ya barru fe la şey’e küfvün yüdanihi ve imkane li vasfih Ya kebiru entellahüllezi la tehtedil ukulü li vasfih azametih Ya barien nüfusi bi la misalin hala min ğayrih Ya zakiyüt tahiru min külli afetin li kudsih Ya kafiyel müvessiı lima haleka min ataya fadlih Ya nekıyyen min külli cevrin lem yerdahu ve lem yühalıthü fialeh Ya hannanü entellezi vesı’te külle şey’in rahmeten ve ılma Ya mennanü zül ıhsani kad amme küllel halaikı menneh Ya deyyanel ıbadi küllün yekumü hadıan li rehbetihi ve rağbetih Ya halika men fis semavati vel erdı küllün ileyhi meadüh Ya rahıyme külli sarıyhın ve mekrubin ve ğıyasehu ve meazeh Ya tammü fe la tesıfül elsünü külle künhi celalihi ve mülkihi ve ızzih Ya mübdial bedayiı lem yebğa fi inşaiha avnen min halkıh Ya allamel ğuyubi fe la yefutü şey’ün min hıfzıh Ya haliymü zel enati fe la yüadilühu şey’ün min halkıh Ya müiydü ma efnahü iza berazel halaiku li da’vetihi min mehafetih Ya hamiydül fe’alü zel menni ala cemiy’ı halkıhi bi lafzıh Ya azizül meniy’ul ğalibu ala cemiy’ı emrihi fe la şey’e yüadilüh Ya kahiru zel batşiş şedid* Entellezi la yütakuntikamüh Ya karibul müteali fevka külli şey’in ulüvvürtifaıh Ya müzille külli cebbarin anidin bi kahri azizi sültanih Ya nura külli şey’in ve hüdahü entellezi felekaz zulümati nuruh Ya aliyüş şamihu fevka külli şey’in ulüvvürtifaıh Ya kuddusüt tahiru min külli suin fe la şey’e yüazühu min cemiy’ı halkıhi bi lafzıh Ya mübdiel beraya ve muıydiha ba’de fenaiha bi kudratih Ya celilül mütekebbiru ala külli şey’in vel adlü emruhu ves sıdku va’düh Ya mahmudü fe la teblüğul evhamü külle künhi senaihi ve mecdih Ya keriymel afvi zel adli entellezi melee külle şey’in adleh Ya azıymü zes senail fahıri vel ızzi vel mecdi vel kibriyai fe la yezillü ızzüh Ya kariybül mücibül müdani dune külli şey’in kurbeh Ya acibes sanayiı fe la tentıkul elsünü bi külli alaihi ve senaihi ya ğıyasi ınde külli kurbetin ve mücibi ınde külli da’vetin ve meazi ınde külli şiddetin ve ya racai hıyne tenkatıu hıyleti Esma-i Erbeıyn-i İdrisiyye’nin bitiminde şu dua okunur Allahümme inni es’elüke bi hakkı hazihil esmaiş şerifeti ve şerafiha ve kerametiha en tüsalliye ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed Ve es’elüke imanen ve emanen min ukubatid dünya vel ahırah Ve en tahbise anni ebsaraz zalemeti vel müridine biyes sue Ve en tasrife kulubehüm an şerri ma yudmirunehu ila hayri ma la yemlikühu ğayruk Allahümme hazed düaü minni ve minkel icabetü ve hazel cehdü minni ve aleyket tüklanü Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azıym Ve sallellahü ala Hayri halkıhi muhammedin ve alihit tayyibinet tahirine ecmeıyn Bi rahmetike ya erhamer rahımiyn Birinci İsim Sübhâneke lâ ilâhe illâ ente yâ rabbe külli seyin ve vârisehü ve râzikahü ve râhimeh. Esmai İlâhiyeden bir ismi şerifide Ya Rabb» dır Yani Ey terbiye eden. Manâsı Ortağı ve benzeri olmayan ey sübhan Allah! Bütün noksanlıkdan ve acizlikden münezzehsin. Şânı-na layık olan kemal sıfatlarınla mevsuf ve hakkıyla mâbud olan ancak Cenâb-ı İzzetindir. Hevai nefsimle İkameti ubudiyetden firar etmiş, zulmeti beşeriyet ile zayıf, naçar, zelili serkerdan hakir ve serseri ve bime-cal güçsüz, takatsiz kaldım. Ey Âlemlerin Rabbi! Elimden tutanım Sensin. Nice yüzbin âlemi var eyle-din. Celâl sıfatına mazhar olanları kahr, celâl ve azametinle terbiye eden Sensin. Cemâl sıfatına mazhar olanları umum lütuf, rahmet ve inayetinle terbiye eden Esmai îdrisiyenin birinci ismi olan bu isim üç kaynak eserde Sübhaneke lâilahe illâ ente Ya Rabbe külli şeyin ve va-risühü» diye geçiyor. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Hazretlerinin Mecmuatül Ahzab isimli eserinde ise yukarıdaki isme Ve Razikahu ve Râhimehu» ilavesi de vardır. Sensin. Hicabı zulmaniyetden karanlık perdelerden aciz, naçiz kalbimi halâs edip envan lûtufu hakkaniyetine mazhar eden ve Rahmet nazarına nazar ettiren Sensin. Ya Rabbi! Bütün âlemler mahv ve yok olmağa mahkûm. Sen ise bakisin. Havass ve Esrarı Bütün ekâbir büyükler, ileri gelenler bu esmaya rağbet etmişlerdir. Her kin bu ismi okusa insanların çoğu ona muti olurlar. Şek ve şüphe yoktur. • Her kim bu İsmi vird edinip devamlı ve çok okusa gönlü hidayet nuruyla nurlanır. Her muradı ve maksudu yerine gelir. • Eğer bir kimsenin ekâbir katında bir dileği, haceti olsa; onun huzuruna varıp önce 17 kere ona karşı okumalıdır. Allah Teâiâ onun muhabbetini elinde olmayarak gönlünde peyda eder. Okuyanın ne muradı varsa hasıl olur. • Eğer bir kimse bir mahbubu güzeli sevse; o da ona cefalar etse; bu şerefli ismi karşısında 17 kere okusa muradı hasıl olur. • Eğer bir kimsenin dünyalık sebeblerden bir haceti olsa; Pazar gününün birinci saati güneşe ta-âllukdur. Bu saatde yani Pazar günü güneş doğarken niyet edip 124 kez okusa muradı hasıl olur. • Eğer bir gönül haceti olsa sevdiği kimse yüz vermese Pazar günü gusül edip 121 defa bir yenir taam üzerine okuyup ona yedirse hemen onun hayaline düşer. Seksiz ve şüphesiz ona muti olur ve onsuz karan kalmaz. Mücerrebdir. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurdu ki Bu ismin iki çeşit hassa’sı vardır. • Birincisi Bir kimse günde 70 kere bu şerefli ismi zikir etse de ekâbirden bir dilek ve haceti olsa husule gelir ve o kimse mahbub’ül kulub Kalblerin sevgilisi olur. • İkincisi Bir kimse halvetde tenha yerde yalnız başına günde 7000 kere olmak üzere 40 gün bu ismin zikrine devam etse Cenâb-ı Hakkın vahdaniyet sırrına âşinâ olur. Hikmet kaynaklan açılıp İlâhî bilgiden nasibini alır. • Bütün yaratılmışlardan selâmet bulur. Onlardan ona hiç bir zarar erişmez. • Ve., bütün maksuduna kavuşur. Fakat bu halvet tertibinin Mürşid-i Kâmü eliyle olması şartdır. Zira Yunus Aleyhisselâmın Balığın karnında 40 gün bu şekilde zikre devam etmesi; Halvet makamında zikirdir ki; o zaman cinsinden mürşid yoktu. Ama bizzat Cenab-ı Hakk o halvetde terbiye etdi. Kıssasından malûmdur. • Ekâbir katına varıp karşısında 7 defa okuyup üstlerine üfürseler; o ekâbirin muhabbeti o kimseye düşer, gönlü sever. • Her kim bu şerefli ismi duayı çok okusa; müşkül nesneler açılır. Şek şüphe gönülden gider. • Bir kimsenin bir kimseden dünyalık haceti olsa; Pazar günü güneş doğarken haceti için niyet edip 24 kez bu şerefli ismi duayı okusa o haceti yerine gelir, seksiz şüphesiz. • Bir kimsenin sevdiği ram olmasa, o kimse önce gusül etsin. Temiz elbise giysin ve bir yenir nesne üzerine 120 defa bu ismi şerifi okuyup-üfürüp yedirsin. Haliyle muti olur. İkinci İsim Yâ ilâhel âlihetir rafîı celâlüh. Esmai İlâhiyei Zâti’yeden bir ismi şerif de Yâ İlâhel âlihe» dir. Yani Hakkıyla mâbud İbadet edilen ve ibadete müstehak yüce Allah anlamınadır. Mânâsı Ey İlâhel ecellil aliyyül âlâl Tecelliyi Celâlin şirki hevayi ve zenbi vücudu muzmahil ve İfna edip nuru hakikatınla gönlüme sebat veren mabudu hakikim ve maksudu tahkikim İlâhî Sensin. Celâli izzetin gayet yücedir. Havass ve Esrarı Eğer bir kimsenin eli dar olsa, fakir olsa halkın gözünde hakir olsa; 20 gün müddetle her gün bu şerefli ismi duayı 15 defa okumalıdır. Halkın gözünde yücelir. O kimseyi gören herkes büyük, ulu görür. O kimse artık fakir olmaz . • Eğer bir kimsenin eli dar olsa; insanların nazarında itibarı olmasa ve buna hakaret nazarıyla baksalar; gerekdir ki; bu şerefli ismi duayı 20 gün müddetle her gün 15 kez okumalıdır. Allah Teâlâ’nın inayetiyle halkın nazarında muhterem olur, itimatlı olur. • Eğer devamlı okursa ervah ki; bu şerefli isme duaya musahhardır; ona zahir olurlar görünürler.. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse ihtiyaç yüzünden ve itibar yönünden işinde-gücünde sıkıntı çekse; günde 36 defa bu şerefli ismi duayı okumalıdır. Allah Teâlânın inayetiyle insanlar arasında itibar görür ve sıkıntılı durumu genişliğe tebdil olur. • Eğer riyazatı kâmile ile tahareti zâhir’e ve bâtın’a iç ve dış temizliği üzere bir halvetde günde7000 kere bu esmai şerifi okumağa devam etse bilâ-vasıta vasıtasız, doğrudan doğruya hakkdan yahut büvasıta vasıta ile ervah-ı âliye kudsal ruhlar icabetbuyurup Tankı hakka vuslatı Cenab-ı hakkın yoluna ulaşmağı anlatırlar. O kimsenin gönlü nuru İlâhi ile münevver olur. Nefsi heva ve zenbi vücud derunundan halâs bulup izret ve şeref hasıl olur. Üçüncü İsim Ya Allâh ul Mahmûdu fî külli fiâlih. Esmai llâhiyeyi Zâti’yeden bir ismi şerif de Ya Allah» dır. Bu Esmai Erbainin 40 ismin zikrinde her ismin basma harfi nida konulmuştur. Yâni Ya» ile başlanılmıştır. Manâ bakımından Allah ism-i şerifi öbür isimlerin hepsini içerisine alır. Öbür isimlerde bu cem etme, toplama durumu yoktur. Harf-i nida, izhar-ı sa-dâ ve çağırmaktır. Ya falan! diye nida etmek gibi.. Mânâsı Ey iyilikle vasfolunmuş ve övülmüş olan Allahım! Ezelî ve ebedî olarak bütün işlerin şaibe-i zemmden ayıplanacak, yerilecek durumdan masun olup âlemde belki nice âlem içinde, âlem-i afak ve enfüsde zuhur eden efâl-i ulûhiyetin Mahbub ve mer-gub olarak övülmüş ve övülmektedir. Havass ve Esrarı Eğer bir kimse Cuma günü gusül etse ve temiz elbise giyerek erken saatda camiye gitse; cemaatle namaz kıldıktan sonra camii içinde bir halvet yerde 200 kere okusa. Her ne niyet ve dilekde bulunmuşsa elbet-de o dileği hasıl olur. Eğer yağmur yağdırmak, zelzele kılmak ve yel esdirmek ve buna benzer ne varsa hepsi olur. Allah Teâlâ’nın inayetiyle. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse bu şerefli ismi günde 66 kez zikir etse; Allah Teâlâ’nın emri gereğince çirkin ahlâkı güzel ahlâka tebdil olur ve övülen, beğenüen işlerde bulunur. • Bir kimse temiz bir mekânda temiz giyecek giymiş olduğu halde temiz yiyecek, içecekle kâmil bir riyazetde olarak halvet edip asla bir kimse ile konuşmayarak bu ismin zikri ile meşgul olsa; o kimse bir haftada tabakat-ı arz’ın acaip sırlarına muttali olur. İkinci hafta semâların acaib sırlan zahir olur. Ki; bunlar âlem-i mülk esrarmdandır. Üçüncü hafta âlem-i me-lekut-u arz’ın, Dördüncü hafta âlem-i melekutu âlâ ve semâvât-ı âlânın acaib sırlan zahir olur. Erbain 40 gün tamam olunca tasarrufu mevcudat îdâ’ olunur. Mevcudata geçici olarak sahib olma durumu kendisine verilir diye beyan olunmuştur. Bu durum Mürşid-i Kâmil marifetiyle meydana gelir. Ve bu erbain 40 gün içinde bir kimse ile konuşsa; bu keşfin zuhuruna perde olur. Keza meskende, giyecekde ve aldığı gıdada şa-ibei haram ve şüphe olsa; yine bu istenilen, arzu edilen şeyler husule gelmez. Eğer bu mâniler engeller olmazsa Allah’ın inayetiyle matlub taleb olunan hasıl olur. • Eğer bir kimse namaz vaktinde güzelce abdest alıp temiz giyecek giyerek camiye gitse ve namazdan sonra 200 kere bu şerefli ismi okusa; eğer gökden güneşin ışığım indirmek dilese ve yıldırım şakıyıp yerin yarlmasını dilese dileği hasıl olur. Ama itikat ile dürüst okumalıdır. Hiç tekebbürlük etmemeli ve kin tutmamalıdır. Eğer böyle olmazsa korku vardır. Dördüncü İsim Ya rahmâne külli sey’in ve Râhimeh. Esmai İlâhiyeden bir ism-i şerif de Er Rahman» dır. Yani mü’min-kâfir ayırd etmeden çokça merhamet eden demektir. Mânâsı Ey merhamet edicilerin merhamet edicisi olan Allahım! öyle merhamet edicisin ki; Tecelliyi celâli ulûniyetin satvati heybetinden velhü hayran olan bütün abid kullarına ve eşyai efride tecelliyi cemâl rahmetinin feyz âsânyle bila garazin vela ivazın mübalağa ile merhamet ve şefkat edicisin. Havass ve Esrarı Bir kimse zalim ve mütekebbir olsa da» onun zulüm ve tekebbürlüğünün gitmesi istenilse bu şerefli ismi beyaz ipek üzerine misk ve zağferanla yazıp o mütekebbir ve zalimin kendi adım ve anasının adım da beraber yazmalı ve o kişinin yattığı yere gömmelidir. Fakat gömdüğü yer temiz olmalıdır. Eğer temiz olmazsa o kişinin ölmesinden korkulur. Böyle yapınca o kişinin yaramaz kötü huylan gidip iyi huylan hasıl olur inşaallah Teâlâ. Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki Bu şerefli ismin havass ve esran iki vech üzeredir. • Birincisi Bir kimse gaddar, zalim ve halka zulüm ve cevrü cefa edici olsa; o kimsenin kendi ismini, anasının ismini bir ipek üzerine misk ve zağferanla yazıp o kimsenin her zaman sakin olduğu mekânına göm-meli ve bu şerefli ismi duayı günde 298 kere ıslahı niyetine okumalıdır. Islah olur. Bu ismi okumaya devam eden de ruhamadan olup halka şefkat ve merhamet eder. • İkincisi Bir kimse riyazât-ı kâmile üe halvete girip hayvani gıdalardan perhiz ederek savm-ı siva ile bu şerefli ismi okumağa devam ederse Allah Teâlânın inayeti ile bilkuvve müstead olduğu âsân nefeser Rahman bilfül zuhura gelir. Ve nice harikulade haller zuhur eder. • Bir Mşinin bir kimse yanında bir dileği, haceti olsa da yapıvermese yahut lülah fülah sevdiği mah-bubuna visali kavuşması müyesser olmasa; 3 gün oruç tutmalı ve günde 500 kere bu şerefli ismi duayı okumağa devam etmeli 4 cü günü gusül ederek temiz elbise giymeli ve bu şerefli ismi avucunun içine yazıp sevdiğinin karşısında durmalıdır. Allah’ın izniyle sevdiğinin hâli değişip muhabbet eder, dileği, haceti yerine gelir. • Bir kimse kendi işlerinde tedbirini noksan eder olsa; günde 300 defa bu şerefli ismi okumaya devam etse; hâli düzelir ve işlerinde sebebe yapışır ve tedbirini tekmil alır 38. • Eğer bir kimse yavuz olsa, adama sövücü olsa, gönül kinci olsa ve de mütekebbir olsa; dilese ki onu bu huylanndan döndüre.. O iyi bir insan olsun.. Onun haberi yokken bu şerefli ismi duayı bir ipek üstüne yazıp temiz bir yere koymalısın. Misk ve zaferanla yazmalısın. O kişinin adını da beraber yazmalısın. Böylece o kimseden o hâl gider. Edepli, hayâlı olur. Hiç kimseye kötü söz söylemez. • Bir kişi bir kişiyi sevmese, ona bakmasa, muradını vermese. Üç gün müddetle her gün bu adı 500 defa okumalıdır. Üç günden sonra hamama gidip yıkanmalıdır. Fakat o hamamın kapısı Kıbleye karşı olmalıdır. Hamamdan çıktıktan sonra bu şerefli adı sağ avucuna yazmalı ve mahbubunun karşısında durarak okumasına devam etmelidir. O mahbubu onun aşkından divane olur. Ondan başka kimseyi gözü görmez, gönlü sevmez. Beşinci İsim Ya hayyu hîne lâ hayye fî deymûmiyyeti mülkihi ve bekiâh. Esmai İlâhiyeden bir ism-i şerif de El Hayy» dir. Diri olan demektir. Manâsı Ey ezelî ve ebedî hayy diri olan Allahım! Tasarruf at mülkünde hayatının devamlılığına sınır yok. Hayatının sonsuzluğuna nihayet yok. Bütün kemal vasıflarla diri olan bilginsin. Vücudu kerimine zeval ve intikal ânz olmaz. Hayatının miktarı zamandan ve imkân sınırından müstağni olan mutlak dirisin. Havass ve Esrarı Bir kimse gayet hasta olsa ve hastalığına ilâç tesir etmese; bu şerefli ismi bir çini çanağa veya bir kalaylı kâseye misk ve zağferanla yazıp ve nöbet şekeriyle karıştırıp hastaya içirseler şifa bulur. • Her kim bu şerefli ismi devamlı okusa ömrü uzun olur. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Hazretleri buyururki • Bir kimse hasta olup ilaçdan aciz kaldığında bu şerefli ismi bir kâseye 18 kere yazıp ve şeker şerbeti ile ezerek hastaya içirseler, Allah’ın izniyle şifa bulur. Bu ism-i şerif çok çeşitli hastalıklara şifadır, nice dertlere devadır. • Bir kimse günde 300 kere bu ism-i şerifi zikir etse; ömründe hasta olmaz. Ve kalb hastalığına da devadır. Hatta Yunus kavminin kalblerinde olan şekavet marazı Peygambere, Allah’a isyan hastalığı bu şerefli ismin hürmetine izâle olup şekavetden saadete tebdil oldu. • Bu şerefli isme duaya devam edenin ömrü uzun olur ve mesnedinde sânı sıfat bulur. • Bir kimsenin kalbi ölü olsa; Allah’a olan ibadetinde mahsul hasıl olmaz. Ve sadrında şeytanın vesvesesinden huzursuz olur. Yani kalb ölü olunca yalnız vücutda olan hareketi yavaşlar. O hareket ile namaz kılsa namazını bilmez. Kıraat etse kıraatini bilmez. Hâsılı ibadetin lezzetini bulamayan ölü kalbin sahibi her gün günde 70 kere olmak üzere 40 gün bu ism-i şerifi ve arkasından iki kere Sure-i Nas’ı okusa; Allah Teâlâ kudretiyle o ölü kalbi ihya eder diriltir. • Bir kimse insanlardan uzlet ederek halvetinde 3 ay bu ism-i şerifi günde kere zikir etse; okusa üçüncü ayın sonunda âlem-i gaybdan bir şahıs zuhur eder. Bir kadeh şerbet verir. O şerbeti içince o kimsenin kalbi nur ile pür nur olup Levh-i Mahfuz gibi olur. Yalnız unutulmamalıdır ki; hayvandan çıkan gıdalardan perhiz etmesi; yemesinin, içmesinin ve meskeninin haramdan olmaması, Halvete üstad-ı kâmil eliyle girmesi, eğer mübtedi işin başlangıcında ise kendi aklı ile şürû etmemesi, bunlara ihtimam göstermesi, yasaklardan ictinab etmesi sakınması 3 aylık halvetin şartlanndandır. Eğer bir kimse zayıf ve hasta olsa da sebebi bilinmese ve tedavi etmek kolay olmasa; bu şerefli ismi çini çanak üstüne misk ve zağferanla yazıp şeker suyu ile ezmeli ve o su ile hasta yüzünü yıkamalıdır. Ve de içmelidir. Sıhhat ve şifa bulur. Allah Tellânm inaye-tiyle.. • Her kim ki; sıhhatli iken içse; hiç hasta olmaz. Ama okunurken ve içerden inançlı olmalıdır. Bu şerefli ismin berekâtına ömrü uzun olur. Altıncı İsim Yâ Kayyûmu felâ yefûtu sey’ün min ılmih. İlâhî isimlerden bir ism-i şerifde El Kayyum» dur. Gökleri, yeri ve her şeyi yerli yerinde tutan demektir. Mânâsı Ey vücudu zâtı hakıkıyesi ve kemâli sıfa-tiyesi ve efâliyesi ve evsafı zâtiyesi kendi zâtıyla kaim ve celâl zâtiyesi kaim bizzat olan Allahım! Bütün âlemler İçinde bütün mahlûkatın mesalihi sûrî’lerini ve umuru mânevilerini tedbir etmekde ününden bir şeyin zerresi fevt olmaz. Havass ve Esrarı Eğer bir kimsenin idrâki ve hafızası zayıf olsa da işittiğini ve okuduğunu hatırında tutamasa 40 gün müddetle her gün 27 kez bu şerefli ismi duayı okumalıdır. Tam bir teveccühle inanarak ve taharet-i kâmile ile okuyunca gönlü öylesine safi berrak olur ki; her ne işitse ve okusa unutmaz. • Her kim bu şerefli ismi duayı devamlı okusa gayb ilmi o kimsenin gönlünde peyda olur. Öyle ki; insanların benliğini iç yüzünü anlar. • Eğer bir kimse bir şey kaybetmiş olsa ve ne olduğunu, kimin aldığını bilmese Pazartesi gecesi bu ism-i şerifi 121 defa okusa o kaybolan nesnesi niyetine.. Ve yatıp uyuşa; ruhanîler tarafından buna rüyasında yahut uyanıklığında bir belirti yahut haber verilir. Veya çalan kimsenin suretini buna açıkça gösterirler. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimsenin tabiatında nisyan yani unutkanlık galebe etse ve umuru eşyada idrâki merama kudreti olmasa ve bir şeyi hatırında tutmak hususunda güçlük çekse; nice kere tekrar ettiği halde hıfz edemese; her gün günde 27 şer kere olmak üzere 40 gün bu ismin zikrine devam etmelidir. Şu şartla ki; niyet-i sâdı-ka ve taharet-i kâmile ile bir hâlî tenha mekânda hakka tam teveccüh ile zikir etse Allah Teâlâ bu ismin nuruyla gönlünü nurlandırır ve artık o kimse unutkanlık hastalığından emin olur. Her hususda kolaylıkla hıfz ve idrâkine kuvvet gelir. • Eğer bu ismin duanın zikri ile devamlı şekilde meşgul olsa; Hak Teâlâ Levhi dilinden hicablan-nı feth edip maanii mugayyeb’e gayb kapıları o kimseye açılır. • Ve.. O kimsede zamir-i nas’a insanların benliğine geçmiş-gelecek havadislerinden vakıf olmakda ittilâ hasıl olur ve mazi – müstakbel vekailerinden haberdar olur. Her ne tank yol ile olursa olsun.. • Eğer sakin olduğu mekânda Pazartesi günü 27 kere okuyup o yere eve üfürse; Allah’ın izniyle o mekâna ebedî hırsız giremez. Bu şerefli ismin duanm berekâtıyla. • Eğer bir kimsenin bir şey okumağa gücü yetmese yahut ne okursa unutur olsa; 40 gün müddetle bu ismi duayı okumalıdır. Sabah namazından önce okumağa gayret etmelidir. Her ne okursa aklından çıkmaz ve de ona gaibden nesneler açılır. • Bir kimse bir şey kaybetmiş olsa; bilmese ki ne oldu? Ve nereye gitdi? Bu niyet ile bu ismi duayı 120 defa okuyup yatmalıdır. Rüyasında kaybolan şeyinin ne olduğunu ona haber verirler. Eğer çalınmışsa gösterirler. • Yine bu duayı okuyup avucuna üfürse; eğer eve hırsız girmişse ayağı bağlanır, çıkamaz . Yedinci İsim Yâ Vâhidül bâki evvelü külli sey’in ve âhirüh. Esmai İlâhiyeden bir ism-i şerif de El Vahid» dir. Yani Tek olup ortağı, benzeri ve dengi bulunmayan demektir. Mânâsı Ey ezelî, ebedi, bakî, daim ve vahid olan Allahım! Zuhuru esma ve sıfatı vâhidiyetin tecellisiy-le zahir olan eşyanın evveli ve ahiri Sensin. Rüculan sanadır. Hassası ve Esran Eğer bir kimsenin başında yü-buset kuruluk olsa ve o kimse deli olsa; gözüne çirkin nesneler görünse; bu ismi devamlı okusa Hakk Teâlâ onu o durumdan kurtarır. • Eğer bir kimsenin düşmanı olsa ve düşmanından korksa. öğle vaktinde cenabet olmadan gusül etsin, öğle namazım kılsın. Namazdan sonra bu ismi duayı 50 defa okusun. Hakk Teâlâ o kimsenin düşmanım dost eder. Birbirlerine muhabbet ederler. • O kişinin zatına sihir ve cadılık tesir etmez. • Yılan, çiyan, akrep ve yırtıcı canavarlar ona kâr kılmaz. Allah’ın izniyle. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Hazretleri buyurur ki • Bir kimseyi kötü düşünceler ve hayaletler istilâ etse; bu ület sebebiyle düşünce ve hayretfle kalıp bir amele işe mübaşeret ve din ve dünya işleri ile iştigal edemeyip hâli perişan olsa; malihulya hayal kurma, olmıyacak şeyler arzulama, kötü kötü düşüncelerde bulunma ve delilikle karşı karşıya bulunsa; bu illet-den kurtulmak için bütün vakitlerde bu ism-i şerifi çok çok okusa; Allah’ın izniyle o dertlerden uzak olur. • Eğer düşmanlarının şerrinden ve diğer eziyet veren şeylerden korkusu olsa; öğle namazından önce gusül edip öğle namazını kıldıktan sonra 50 kere bu şerefli ismi duayı okusa; bütün korkulardan korunmuş ve kurtulmuş olur. • Bir kimse bir yerde yalnız kalıp korksa bu ismi 70 kere okusa; o korkudan emin olur. Allah’ın izniyle.. • Eğer bir kimse riyazât-ı kâmile ile bir halvetde günde 7000 kere okusa; Tevhidin sırlarını anlar. Allah’ın İzniyle. • Bir kişinin fikri hayâli kendine galip olsa; bu düşünce zahmetinden gözüne uyku girmese; bu şerefli ismi okusa bu zahmetden kurtulur. • Eğer bir kimse yoksul olsa, • Yahut bir kimseden korkusu olsa; düşmanı kendisine galip olsa; öğle namazım kıldıktan sonra 50 defa bu ismi duayı okusa düşmanı dost, vakti hoş olur. Sekizinci İsim Yâ dâimü bilâ fenâin ve lâ zevâlin limülkihi ve bekâih. Esmai İlâhiyeden bir ism-i şerifde Ed Daim» dir. Devamlı ve sonsuz demektir. Mânâsı Ey daim ve vücud-u mutlak olan Allahım! Mülkünde tasarruflarının devamının nihayeti yoktur. Ebedî ve daimdir. Fena ve zeval yok olmak ve sona ermek kabul etmeyen, daim ni’metlendiren, daim ihsan eden, daim afüv eden ve bağışlayan, daim hakk olan sensin Ya Rabbi! Bütün esma-i efâliye, esma-i sı-fatıya ve esma-i zâtiyen ile vücud-u daimsin. Âlem-i mülk ve melekût, Âlem-i nasut ve ceberut ve Âlem-i vü-cub lahutda envai tecelliyatı daimen ile daimi mutlak ve hakimi muhakkak; daim-bakî sensin. Tasarruflarının daimliğine ebedî ve asla fena ve zeval târi olmayan, tagayyur ve tebeddül kabul etmeyen padişah-ı bi-zeval; daim, baki, kaim lâyezal Cenâb-ı Hudayı lâye-zalsın C. Şâne. Havass ve Esrarı Eğer bir kimse makamından azl edilmemesini, sabit devamlı kalmasını dilese; 3 gün oruç tutmalı sonra bu azîm büyük ismi her gün 300 kere ve her gün öğle namazından sonra 50 şer kez okumalı. Makamından azl edilmez. • Ve.. Düşmanı ona bir şey yapamaz. • Her kim bu büyük ismi Ramazan’ın 27. ci gecesi altın veya gümüş yüzüğe nakş ettirse de parmağında taşısa; makamından hiç bir suretde azl olmaz. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse bir isde ya da bir makamda sabit kadem olmağı murad etse; yahut bir kimseyi bir işde sabit kadem kılmak düese; kendi niyetine yahut bir kimse niyetine 3 gün oruç tutup günde 300 kere bu ism-i şerifi zikir etmeğe meşgul olsa; Hak Teâlâ hacetini yerine getirir. • Her gün zikir eden kimse mertebesinde sabit olup sakıt olmaz. Hususiyle bir yüzük kaşına nakşettirip parmağında taşısa ve zikrine meşgul olsa.. O kim- – se mertebesinde ve mansıbında sabit olup rütbesinden sakıt olmaz. • Bir kimse bir korkulu mekânda kalsa; tehlikeli canavarlardan ve benzeri diğer yaratıklardan kork-sa; bu ism-i şerifi 100 kere okuyup bir parmağına üfür-se ve o mevzide dilediği kadar daire çekip o dairenin içinde bulunsa; bütün âfetlerden, her türlü tehlikeden korunur. Allah’ın izniyle. Bir kimse işinde sabit kadem olup işinin bâtıl olmamasını dilese; bunun için abdestli bulunduğu hâlde 3 gün oruç tutup her gün bu adı 300 defa okusa ve 3 günden sonra iki rekât namaz kılıp Allah’dan hacet dilese; ne haceti varsa reva olur. Dokuzuncu İsim Yâ samedü min gayri sibhin felâ sey’e kemislih. Esmai İlâhiyeden bir ism-i şerifde Es-Samed» dir. Hacetlerin bitirilmesi, ızdıraplann giderilmesi için müracaat olunan, içinde boşluk ve aralığı olmayan tek mercî’ demektir. Mânâsı Ey ezelî, ebedî ve daim Samed olan Allah’ım! Zâtı Ehadiyetin nazire ve teşbih kabul etmez. Ve Zâtı Vahidiyetin şeylerden bir şeye benzemez ve misâli olmaz. Samadaniyet sırrım akıl sahipleri bilmekten âcizlerdir. Havas ve Esrarı Her kim haram yiyici olsa yahut çok zina edici olsa yahut livâta edici oğlancı olsa da kendisinin bu haramlardan men olunmasını arzulasa; bunun için 3 gün oruç tutsa; hayvanı gıdalardan ve şüpheli şeylerden sakınmak suretiyle günde 1000 defa bu ism-i azimi okusa; Hakk Teâlâ o haram nesnelerden gönlünü pâk eder. • Eğer iki helâl eş arasında dirlik-düzenlik olmasa; bu ismi duayı misk ve zağferanla sırçalı çanağa yazıp onlara içirmelidir. Aralarında dirlik-düzenlik olur. Birbirine şirin görünürler. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Karı koca yahut iki dost arasında anlaşama-mazlık olsa; aralarını düzeltmek için bu ism-i şerifi bir kadeh içine aldığı kadar yazıp haşinlik edene içirseler yahut ikisi de içse; aralarında ülfet hasıl olur. • Bir kimse günah ve haram olan şeylere müb-telâ olsa. • Yahut bir kadın hilafı rızada olsa; Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri oruçlu olup hayvanatdan ve ondan hasıl olan gıdalardan perhiz ederek günde 1000 kere bu ismi zikir etse; o kimse o kötü hâlden halâs olur. • Bir kimsenin kalbinde maarifetullahda ve Tev-hidde şek ve gümanı olsa; bu ism-i şerifi günde 70 kere zikir etse; o ldmsenin kalbinden şek ve şüphe gider. Kalbinde Tevhidin ve maarifetullahın hakikatim bulur. Seksiz ve şüphesiz o kimse ihlâslı, muvahhid, makbul mü’min olur. • Bir kimse ism-i Samed zikrine meşgul olsa; yani ism-i Samed’i çok okusa; hicabı gufran ref olur. • Bir kimse yalmz bu ism-i şerifi zikreder olsa; açlık elemini hissetmez. Perhizkâr ve riyazât ehli olanların hâlini ıslah eder. • Bu ism-i şerifi zikir ettikçe açlık eleminden emin olur. Yahut ism-i Samed’in delâlet ettiği müsam-mayı hakiki’nin tecellisine mazhar olan ehli Tevhid açlık elemini duymaz. • Bir kişi haram yiyici, zinâ ve livata edici olsa; bu adı o işleri terk etmesi niyetine okumalıdır. Gerek-dir ki güneş müşteri burcunda olmalı. 3 gün oruç tutup her gün 1000 defa bu ismi duayı okumalı. Hayvanı gıdalar ve şüpheli nesneler yememeli. Ondan sonra o kimsenin kalbine yaptığı işlerin iğrençliği düşerek onlardan vazgeçer. • Kan ile koca arasına soğukluk düşse; bu ismi bir çini çanak üstüne misk ve zağferanla yazıp o yazıyı pınar suyu ile yıkayıp aralannda soğukluk olan ka-rı-kocaya içirseler; soğukluk gider ve aralannda dirlik düzenlik olur. Onuncu İsim Yâ Bârrü felâ sey’e küfvün yüdânihi vela imknâe li vasfih. Esma’ül Hüsnâ’dan Allah’ın güzel İsimlerinden sayılan İlâhî isimlerden biri de El Berr» dir. İyiliği ve bağışı bol olan demektir. Mânâsı Ey bütün âlemlere türlü türlü ni’metler in’am ve ihsan eden, iyiliği, ihsanı çok olan kerem sahibi Allahım! Zâtı ecellü âlâ’nm insaniyet sıfatına muadil ve inamiyetine mümasü yoktur. İyilik ve ihsanını tam olarak vasf etmek mümkün değil.. Bütün âlemlere inam ve ihsan eden sensin. Havass ve Esrarı Bir kimse insanların dilinden emin olmak dilese ve kendisi hakkında kötü söz söylememelerini istese; yaklaşık 15 gram ağırlığında bir kurşun levhanın üzerine bu ismi, kendi ismim ve aleyhinde konuşan düşmanlarının isimlerini yazdırsa; levhayı bir balığın kamına koyup temiz bir toprağa göm-se; o levha gömülü durdukça düşmanlarının dili bağlı olur. Aleyhinde konuşamazlar ve ona muhabbet ederler. Onunla gerektiği şekilde konuşurlar. • Bu azim ismi 40 gün, günde 1000 kez okusa; ona gayb ervahları aşikâre olurlar görünürler. Onlardan bir istekde bulunsa dileği hasıl olur. Bu işi işleyen kimse hayvanatdan ve ondan hasıl olan gıdalardan perhiz etmeli ve şek-şüphe tutmamahdır. Şek de korku vardır ki helak olur. Bu ismin hassaları çoktur. Biz muhtasar kıldık. Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse bu ism-i şerifi vefk’in içine yazsa ve onu boynunda taşısa insanlardan ve cinlerden bir ferd onunla muaraza ve ona müdahele etmez. Madem ki günde 202 kere okudukça.. • Bir kimse bulunduğu yerin insanlarının ıslah olmalarını arzu etse; bu ism-i şerifi 41 gün günde 500 kere okusa, Hayvanatdan ve ondan hasıl olan gıdalardan perhizle ve niyeti üzere dua ederek.. Muradı hasıl olur. • Bir kimseye • Eğer bir kimse 40 gün müddetle bu azim ismi her gün 1001 kere okusa; ervahları ve cinnîleri ona aşikâre olurlar görünürler. Bir hacet dilese kabul olur. Ama gerekdir ki hayvanı ve ondan hasü olan gıdaları yememelidir. Yoksa korkudan helak olur. Onbirinci İsim Yâ kebîrü entellezî lâ tehtedil ukûlü li vasfi azametih. Cenabı Hakkın Esmai Hüsnasından güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerifi de El Kebir» dir. Kibriya ve azamet sahibi demektir. Kibriya kemali Zâtı ecel-li âlâdan ibaretdir. Mânâsı Ey ezelî, ebedî Kibriya sahibi olan Alla-hım! öyle azamet ve kibriya sahibisin ki; zümre-i irfanın kalblerini hidayet nurunla safi ve basiret gözlerini mucellâ cilâlı, parlak edersin. Evsaf-ı azametin ve kibriya-i celâletin müşahedesiyle haz ve nasib alırlar ve gönülleri vasf-ı azametle vüs’atleri genişlikleri miktarı dolar. Havass ve Esrarı • Bir kimsenin borcu çok olsa; bu ismi devamlı okusa, Allah Teâlâ borcunu ödetir. Hiç ümit etmediği yerden dünyalık gelir. Cenabı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse tenha bir yerde 40 gün halvet edip yalnız kalıp her gün günde 1000 kere bu ismin zikri ile meşgul olsa; maksadı her ne ise hâsü olur. Ve mü-vekkel olan melâike hazır olup muti, münkat ve hükmüne râm olur. • Bir beldenin vali ve hâkiminin şan ve şerefi düşse; 3 gün oruçlu olup hayvanatdan ve ondan hasıl olanlardan perhiz ederek günde 1000 defa bu ismi zikre tse; insanlar arasında şan ve şerefi artar ve mehabet heybet peyda olur. • Bir kimse bu ism-i şerifi gecede ve gündüzde kere zikir etmeğe devam eder olsa; Azamet sahibi olan yüce Allah evliyasına ettiği kerametle mü-kerrem eder. Yani evliyasına verdiği kerameti ona ela verir. • Bir kimse günde 232 kere zikir etse; ni’meti artar. Vakti hoş geçer. İnsanlar arasında şanı yüce ve bulunduğu yerin eşrefi olur. Allah’ın inâyetlyle. Onikinci İsim Yâ bârien nufûsi bilâ misâlin halâ min gayrih. Esmai İlâhiye’den bir ism-i şerif de El Bâri» dir. Herşeyi birbirine uygun ve münasip bir şekilde yaratan demekdir. Manâsı Ey her canlıyı ayrı ve başka başka değişik şekilde yaratan Bârii Zülcelâl ve kemal olan Alla-hım! İcadındaki şekillerde olan uygunluk, nizam-ı kemal, tedbir ve tertibi birbirine uygun olan Bârü muhakkak ve mevcud-u mutlaksın. Havass ve Esrarı Bir kimseye kötü göz erişse yahut sihir tesir etse de kurtulmak istese; her türlü madenden hangisi olursa bir levhaya bu ismi yazıp üzerinde bulundursa kötü göz tesir etmez ve sihir bâtıl olur. Eğer devamlı okursa cüzzamdan, barsdan ve bütün illetlerden emin olur. Cenabı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse bu şerefli ismin zikri ile meşgul olsa; ilimde bilgisi çok geniş, temeli sağlam bir âlim olur. Zikrinde şart olan şudur ki günde 1000 kere olmak üzere 58 gün müddetle okumaya devam etmelidir. • Bir kimse sâhir sihirbaz şerrine uğrasa yahut hasta olsa yahut insanların ve cinnlerin şerrinden kurtulmak için yardım istese, bu ism-i şerifi bir kalay levha üzerine yazıp yahut yazdırıp üzerinde bulundursa Allah’ın izniyle uzak olur. Ve o levhayı üzerinde bulunduran kimle sihirden, yavuz gözden, yavuz dilden, insanların ve cinnlerin şerlerinden emin olur. • Yine bu ismi çok okuyan yavuz hastalıkdan şifa bulur, Allah’ın izniyle.. • Duada ilhâh İsrarla isteme, direnme beğenilmiş ve övülmüştür. Bu isimle dua ederken duada ilham olan, içe doğan şeyler; seri’ül-icâbedir. Yani yapılan duanın çabucak kabulüne sebebdir. • Bir kimsenin Allah’dan bir haceti olsa; bu şerefli ismi elinin içine yazıp ellerini semaya kaldırsın. Onüçüncü isim Yâ zâkiyüt tâhirü min külliâ fetin li kudsih. Allah Teâlâ’nm isimlerinden bir ism-i şerif de Zekîyy» dir. Tâhir -pâk demektir. Zâtı şerifi zekîyyi mutlakdır. Mânâsı Ey zekîyyi nazif’ün Nâkîü hakiki mutlak; ezelî, ebedî bütün âfetden zâtı pâkî kudsiyei kema-lâtmla pâk, ârî ve tâhirsin. İnsan nevinin hatıralarına gelen âfetlerin hepsinden münezzeh zekîyyi mutlaksın. Ondördüncü İsim Yâ kâfiyel muvessiı li mâ halaka min atâyâ ve fadleh. İlâhi isimlerden bir ism-i şerif de Kâfi» dir. Elveren, yetişen, üfayet eden demektir. Manâsı Bütün mertebelerde zâhir-bâtın, halka yetecek miktar yardımı kemali fazlın ve çok bağışınla zahmetsiz bahşeden veren kâfii mutlak kıymetli varlıksın Ya Rabbi! Havass ve Esrarı Ceriab-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse, Allah Teâlânın; rızkına genişlik vermesini murad etse Bu zikri şerifi günde 7000 kere olmak üzere bir yıl kamilen zikir etmelidir. • Bu tertip üzere iken eşiyle mücamaat olsa; sâlih bir çocuk hasıl olur. Bu ismin hassalarındandır • Bir kişinin bir kimse yanında bir haceti, dileği olsa; haliyle gönlünün istediği şekilde meydana gelir. Fakat bunun için bu ism-i şerifi misk ve zağferanla geyik derisine yazıp o kimsenin mekânında bir yere göm-melidir. Ve ismin zikrine meşgul olmalıdır. Muradı hasıl olur. • Bu ismin hassasmda Esrar-ı acibe Acaib sırlar çoktur. • Bu ismin zikri ile çokça meşgul olunca Cenâb-ı hakkdan her ne temennisi olursa reva olur. Nail olamadığı arzularına bu ismin duanın berekâtıyla ka-vuştukdan sonra hatıra gelmeyen ve mümkün olmayan isteklerine de ulaşır. • Yakınları arasında derecesi yükselir. • Zengin olursa fakir olmaz. Ve çok ihsanlara nail olur. Allah Teâlâ’nın inâyetiyle 65. • Bir kimsenin katında dileğin olsa; hasıl olmasa bu adı geyik derisine misk ve zağferanla yazıp o kimsenin eşiğinin üstüne gizlemelisin. Düeğin hasıl olur. Toprak tutarsın, altın olur. Ama gönlünde şek şüphe olmaması gerekir. Tâ ki; muradın hasıl olsun 66. • Bir kimsenin gönlü birisine kapılsa da ondan ümid hasıl olmasa; ne kadar ki cehd etse çare bulunmasa; dilese ki onu kendisine yalvarta Bu azim ismi geyik derisine misk ve zağferanla yazsın. Ve dilediği kişinin evinin üst eşiğine gizlesin. Muradı hasıl olur. Onbeşinci İsim Yâ nekıyyen min külli cevrin lem yerdahu ve lem yuhâlithu fiâleh. İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de Nâkî» dır. Temiz-pâk demekdir. Cenâb-ı hakkın zât-ı pâk-ı âliyesi ve sıfat-ı nezafet-i kemâliye ve nüzheti feâli itidaliyesi ezelen ve ebeden nakavet-i tamme ile münakkaddır. Manâsı Ey tam mutlak Nâkî olan Allahım! Ezelî, ebedî Zât-ı pâk’ın ve kemâli nezafeti sıfatın ve itidali nüzheti fiilin; çevri cefanın ve zulmü ezâ’nın çeşitleri nin her türlüsünden tam temizlik paklıkla münakkad-dır. Hoşnud olmadığın ve rızana muhalif olan fiiller; efâl’i kemâliyei nüzhetine karışmayan fâil’i muhtarı hakikisin. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Seyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse şerefli ismin zikrine devam etse; Ce-nâb-ı seyyid’ül kâinat aleyhi efdalüttahiyat hazretlerini rüyasında görür ve çeşitli sevinçli haberlerle müjdelenir. Hazreti Resul AS. Ahiret amellerini haber verir. O kimsenin kalbinden dünya muhabbeti kaldırılır ve itminanı kalb hasıl olur. Bu ismin hassalanndandır • Bir kimse hapis olsa; bu ismi çok zikir etmekle okumakla hapisten kurtulur. Ve o hapishane harap olur. Ve hapseden zalim cebbar helak olur. • Bir kimse bu ism-i şerifi çok zikir etse; dünyasına ve ahiretine fayda hasü olur. Çok dünyalık elde eder. • Bir kimse Esraullah’ın Allah’ın Sırlan’nm zahir olmasını meydana çıkmasını, görünmesini mu-rad etse; bir halvetde 40 gün uzlet etmeli ve her gün günde defa bu ism-i şerifi zikir etmelidir. Keza her gecede yine o kadar zikir etmelidir. Allah Teâlâ Esrar-ı gaybı gayb sırlarını gösterip açıklar. Acayiba-ta muttali olur. Fakat her ne görürse gizlemelidir. • Eğer bir kişi bir zâlim elinde esir olsa yahut hasta olsa; hiç çaresi bulunmasa; bu adı duayı çok okursa öyle ki; her gün 2000′den fazla okumalıdır. O kişi hapisten kurtulur. Eğer daha çok okursa zâlim helak olur. Eğer böyle olmazsa yani tahareti kâmile ile okumazsa zararı kendisine olur. • Bir kişi kâfir elinde esir olsa yahut bir zâlim elinde giriftar olsa veya hapishaneden kurtulmağa gücü olmasa; bu adı çok okusa; ne kadar gücü yeterse… 1000 defa, 2000 defa veya daha çok okusa; Hak Teâlâ’-mn emriyle kurtulur. Bunun için ismi duayı okurken temiz olmalı, oruçlu bulunmalı ve namaz kılmalıdır. Eğer temiz olmazsa, namaz kılmazsa hapisten çıkamaz ve eziyet çeker. Onaltıncı İsim Yâ Hânnanu entellezî ve si’te külle sey’in rahmeten ve ilmâ. İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de Hannandır» Çok merhametli olan demekdir. Mânâsı Ey geniş rahmet ve karşılıksız iyilik se-verlik sahibi olan Allahım! İlmin eşyayı ihata etmiştirkaplamıştır. Bütün eşya sınırsız rahmet denizine gark olup ibadet eden kullarına rahmet ve cömerdlik hazinelerinden çok çok, türlü türlü ihsanlar, bağışlar bahşeden, çok rahmet ve merhamet sahibisin. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur ki • Bir kimse 40 gün itikâf etse ve bu sırada bu ismin duanın zikrine devam etse o kimseye bir melek gelir. Allah Teâlâ onun makamını Arş’ın altında kılmıştır. O meleğin emri altında melek vardır. Muhtelif suretlerde görünürler. Ama ismin tesiratı sabit olduğunda onlar icabet etmez olurlar. Hemen ancak hakemleri olan Melek gelir, o kimsenin karşısında kâim olur. Selâm verir. İtikâfda olan kimse de selâmını alıp muradının hasıl olması için yardım taleb etmelidir. O melek dileğini yerine getirir. Bu ismin hassalarındandır • Bir kimsenin hâli fakir olsa ve ümidi her taraf dan kesilse, sıkıntılı bir durumda kalsa; hayvanatdan ve ondan hasıl olan gıdalardan perhiz ederek kızıl üzüm yemelidir. Bazı defa suda kaynatarak pişirilmiş taam da yiyebilir. Ve ekmekle az az katık etmeli ve kâh az az su içmelidir. Müddet tamam olduğunda mescidden çıksın. Allah’ın izniyle haceti yerine gelir. • Bir kimse günde 1000 kere bu ismi okumağa devam etse; borçlu ise Hak Teâlâ borcunu ödettirir. • Hapis ise kurtulur. • Sihir yapılmışsa ondan uzak olur. Allah’ın izniyle 71. • Bir kimsenin işi gücü bağlı olsa ve elinden bir şey gelmese, şaşkın ve halkın gözünde hor, hakir olsa. Dilese ki; o bağlılıkdan kurtulsun ve kat’i bay zengin olsun.. Ve ne gibi bir maksadı varsa hasıl olsun. Bunun için bu ismi duayı 40 gün okumalıdır. Onyedinci İsim Yâ mennânü zül ihsâni kad amme küllel haliâki menneh. Allah Teâlâ’nm isimlerinden bir ism-i şerif de Mennân»dır. Zahirî, bâtınî ni’metlerin her çeşidini çokça verici demekdir. Asla münkat’i olmaz. Öyle Men-nân Vacibül vücutdur ki; ihsan sahibidir. İsm-i Men-nân tecellisinin Süryanî sirayet etmesi hâli bütün mümkünat umuma sirayet etmiştir. Bütün yaratılmışların hepsi nasiblerini almış ve el’an almaktadır. Manâsı Ey mübalağa ile envai ni’metler verici ni’-met ve ihsan sahibi olan Allahım! Fazl ve ni’metleri-nin ve kereminin ihsan ve bağışı bütün yaratılmışlara umumidir. Mü’min kâfir fark ettirmeksizin, hepsine veren sensin. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse bu ism-i şerifi günde 9000 defa olmak üzere 70 gün zikir etse; o kimseye ricâl-ullahdan Allah’ın mânevi kudret ve kuvvet sahibi evliyasından bir recül zahir olur. bir kimse görünür. Ve ilm-i kimyayı sıhhati üzere ona öğretir. Onun öğrettiğinden terkip olunan eczalar kıymetli taş ve altın olur. Yani Allah’ın evliyası o kimseye altın yapma sanatını öğretir. Bu ismin hassalanndandır • Bir kimse bu ismi çok okusa; borcu kendisine ödettirilir. Ve hakk Teâlâ’nın ve insanların sevgilisi olur. ömrü uzun olur. Zürriyeti çok olur. Sonu hayırlı olur. • Bir kimse bu şerefli isimle meşgul olup hayva-natdan ve ondan çıkanlardan riyâzet-i kâmile üzere perhiz edip halvetinde günde 5000 kere zikir etse okusa esnaf-ı kimyâ’dan bir sınıf zahir olur. Yahut rical-i gaybdan bir recül gelip ona kimya İlmini altın yapma sanatım öğretir. • Bir kişinin borcu çok olsa; kimse de ona bir-şey vermese. Bu adı sıdk ile çok okusa; herkes ona ba-ğışda bulunur. O kadar ki; kendi halka ödünç verir. Malı, oğlu-kızı çok olur. ömrü uzun olur. Onsekizinci İsim Yâ deyyânel ibâdi ve küllün yekûmu hâdıan li rahbetihi ve ragbetih. Allah Teâlâ’nın isimlerinden bir ism-i şerif de Deyyan»dır. Kullarını mübalağa ile muhasebe edici hesaba çekici dir ki; hâli şanlarına âlim-i mutlakdır. Kullarının her hallerini, hareketlerini ve niyetlerinin ne olduğunu mutlaka en iyi bilen demekdir. Mânâsı Kullarım mübalağa ile daim muhasebe edici ve amelleri muktezası ivazlar verici Ey deyyan Zülkemâl ve Mevlâyı müteâl; kahrı celâl azametin ter-hibi sakındırmak için, ve fazlı ihsana rahmetin ter-gıbi rağbet ettirmek için kulların korku ile rica arasında huzu, huşu üzere kaim ve tevazu edicilerdir. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse bu ism-i şerifi her gün 5000 kere olmak üzere 90 gün zikir edip bu isimle dua etse; acaib-ler, garaibler acaib-garaib şeyler görür. Ervah ve eş-bâha mutasarrıf olur. Hızır ve Ilyas Aleyhimüsselâmla karada ve denizde mutasarrıf olur. Allah’ın kudretiyle. ? – Bu şerefli ismin hassalanndandır • Bu kutsal ismi beyaz bir ipek üzerine yazıp emanet eşyanın üzerine konulsa o emanet her türlü tehlikeden korunmuş olur. • Eğer meyyitin ölünün kefenine yazılsa kabirde cesedi değişikliğe uğramaz. • Bars alâmeti üzerine yazılsa Allah’ın izniyle hastalığa yakalanmaz. • Eğer bir kişinin yolculuğa çıkmasına, gurbete gitmesine razı olunmazsa ikameti evinde kalması niyetine bu ismi yazıp olduğu mevziide Kıbleye teveccühü Kıble yönüne olan bir yere gömmelidir. • Bir kimse ticaret için yolculuğa çıkmak arzu ettiğinde misk ve zağferanla bu ism-i şerifi geyik de risine yazıp satacağı metaın arasına koysa hırsızdan ve hıyanetlikden malı korunur. • Bir kimse tenha bir mekânda bu büyük ismi gündüz defa ve gece defa zikir etse okusa Hakk Teâlâ bütün insanları ona teshir edip yaratıklar ona musahhar olurlar. • Eğer bir kimse altm gibi, gümüş gibi bir nesneyi ya da bir miktar parayı emanet olarak verse; ve nasıl vermişse bir değişikliğe uğramadan ve inkâr edilmeden öylece almak için bu duayı bir beyaz ipek üzerine misk ve zağferanla yazıp başındaki başlığının bir tarafında bulundursa; verdiği emaneti hiç bir değişikliğe uğramaz. • Eğer bu isim kefene yazılsa o ölüye sual olunmaz. • Bir kimse yolculuğa çıkmak istese de yakınları buna razı olmasalar. O Mşinin niyetine bu ismi eşref saatde yazıp Kıbleye karşı sağlam bir duvar dibinde gizlemelidir. O kimse yolculukdan geri kalır. Ondokuzuncu İsim Yâ hâlika men fis semâvâti vel ardı küllün ileyhi meâdeh. Allah Teâlâ’nın güzel isimlerinden bir ism-i şerif de El Hâlık»dır. Her şeyin yaratıcısı demektir. Cenâb-ı hâlık-ı lâyezal bütün mevcudatı yaratandır. Mânâsı Ey hâllak’u kevnü mekân ve ey mevcudu ervah-ı kerubiyan ve ey rezzak-ı âlemiyen ve ademi-yen; Bütünüyle cemi ulviyatı Semavi mukadderatı ve bütünüyle süfliyatı arz’ıyei zevatı ve zerratı yaratan hâlık ve lâyezal ve mebdei küllisin. Cümle zevatın mu-addilisin. Tâdil edenisin. Bütün zevat yine sen azi-müşşana avdet ederler. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Eğer gurbetde olan bir kimse bu ism-i şerifi günde 1000 kere zikir etse okusa Allah Teâlâ’nın kudretiyle vatanına ve ehline ulaşır. Bu şerefli ismin hassalaımdandır • Bir kimsenin; gurbete çıkıp da kaybolmuş ve nerede olduğu bilinmeyen bir adamı olsa; o kimse iki rekât namaz kılsın. Bu iki rekât namazın her rekâtında bir fatiha ve on İhlâs-ı şerif okusun. Bu mübarek ismi duayı bir geyik derisine yazıp başının altma koysun ve de okumağa meşgul olsun. Rüyasında kaybolmuş o adamı görür, onunla konuşur ve onun nerede olduğunu büir. Eğer ölmüşse ölü olarak görür. Eğer hayatda ise gelmesi için zikrine devam etmelidir. Gelir, kavuşur. • Bir kimse her gün 90 defa zikir etse; Hakk Teâlâ o kimseyi bütün belâlardan korur. O belâların ehveni cüzzâm bars ve ağrı-sızı olur. Allahümme âfina. • Bir kimsenin gaibi nerededir bilinmese; bu ismi kez zikir etse; o gaib olan kimse kısa zamanda vatanına döner. • Eğer malı kaybolmuş kimse aym şekilde zikir ederse malı bulunur. • Aynı şekilde hizmetçisi kaçmış kimse için zikir olunsa; kaçan geri dönüp gelir. Allah’ın izniyle.. • Bir kimse karada yaban bir mevküde kalsa da eziyetli, zararlı canavarlardan korkusu olsa; Danyal Peygamber Aleyhisselâma sığınsın. Allah’ın emriyle bir zarar isabet etmez. Evliyaullah da bu esrar üzere olduğu ve hâli hayatda olan mazınnei kiram evliya kiram zanlısı hazeratı da böyledir. • Bir kişi kaybolsa; haberini bilmeseler. Hiç kimse nişanım vermese. Bir kimse o kaybolan kişi niyetine bu ismi okusa, teşbih çekse, iki rekât namaz kılsa, her rekâtında bir Fatihe 10 defa İhlâs, 10 defa Ayetel Kür-si okusa; sonra bu ismi geyik derisine yazıp yastığının altına koysa; o gece o kaybolan kişiyi rüyasında görür. Hâli ne oldu ise bilir. Kaybolan kişi vatanına gelir. Yirminci İsim Yâ rahîme külli sarîhin ve mekrûbin ve gıyâsehu ve meâzeh İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de Er Rahim» dir. Pek çok merhamet edici ve verdiği ni’metlere şükür edenleri daha çok mükâfatlandıncı demekdir. Manâsı Ey Rahim-i Vacibittâzim. Bütün zayıflara merhamet edicilerin en merhamet edicisisin. Ey rahmet edicüerin en rahmet edicisi. Ve bütün düşmüşlere yardım ve imdat etmek rahmetindendir. Yardıma muhtaç olanlar; ayrılık ateşinden, uzak kalmakdan meydana gelen ümitsizlik derd ve tasasından has rahmetine sığınırlar. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse bir kişiyi teshir etmek ele geçirmek, elde etmek murad etse; riyazat-ı kâmile üzere hayvani gıdalar yemekden sakınsın. Bu şerefli ismi duayı matlubunun elde etmek istediği kimsenin adını ve kendi adım beraber yazıp güzel kokularla tütsüle-yip bir akar suya bıraksın. Bırakdığı sırada o suyun yanında bu ismi 1000 defa okusun. O kimse musahhar olur sinirlenmiş, büyülenmiş olur. Yahut âşık olur. Bir kimse bu ism-i şerifi yazıp bir suya koysa ve o su ile meyva ağaçlan sulansa berekât hasıl olup ağaçların meyvası çok olur. Bir kimse o sudan devamlı içse; Cehennem ateşinden selâmet bulur. Cennet ni’meti üe rızıklanır. Dar, sıkışık hâli genişliğe tebdil olur. Ve.. Allah zülcelâl belâların cümlesini o kimseden giderir. • Bir kimse her gün günde 5500 kere bu ism-i şerifi zikir etse; 40 günedek muradı hasıl olur ve muradından da fazla olur. Allah Teâlâ’mn izniyle. • Bir kimse birisini sevse, aslandan deli divane olsa; karan kalmasa, sevdiği kişisiz yapamasa ve sevdiği de eline geçmese, onun olmasa. Bu adı misk ve zağ-feranla kâğıt üzerine yazsın. Kendi adını, anasının adını ve sevdiği kimsenin adını beraber yazıp akar suya bıraksın. Su kenannda oturup 1000 defa bu duayı okusun. Sevdiği kimse ona âşık olur. Muradı hasıl olur . Yirmibirinci İsim Yâ tâmmu fela tesıfül elsünü külle künhi celâlihi ve mülkihi ve izzih. İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de Tamm» vacibi zülcelâldir. İsmi Tamm» Vacibi zülcelâl ismi zatdır. Cenâb-ı zâtı vacibül vücudun bütün esma-i efâliyesi, esma-i sıfatiyesi ve esma-i evsafı zâtiyesi kemal üzere Tamm» dır. Noksanlıkdan uzakdır. Esma-i İlâhiye 1001′dir. Mânâsı Ey Tamm Vacibü zülcelâl; Mülk ve mele-kutda, âlem-i gayb ve şehadetde îzzü celâlin terbiye ve tasarrufatmı en düzgün ve açık konuşan bir dilin söz ve ibaresi aslı ile tam olarak vasfedemez. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse günde 4440 kere olmak üzere 99 gün müddetle bu mukaddes ismi zikir etse; Allahü Zülcelâl onu ilm-i Ledünnî ile nzıklandınr. Her sualine Cenâb-ı Hakdan haber-i ilham olunur. Yani ilham ile hatırına gelen sualin cevabım almış olur. • Bir kimse bir kaç sene yahut her sene bilâ inkıta’ ara vermeksizin bu ismin zikrine devam eder olsa; âlemde tasarruf sahibi olup hâli tasarruf ile galebe eder. Hatta onun huzuruna kalbinin safvetini ve Cenâb-ı zülcelâlin nuru ile münevver olmasını Allah’-dan isteyen ekâbir bir kimse gelse ve o kimse naçar kalmış olsa; o kimse onun emriyle günde 1000 kere olmak üzere cn gün bu ismi duayı zikir etse on gün tamam olup Cuma gecesi olduğunda o kimsenin emri ile Sure-i En’amı, Yasin-i Şerifi ve Sûre-i Mülkü o gecenin yarısı geçtikden ve herkes uyuduktan sonra o kimsenin ağzına dilini sokarak ağzmda döndürse Allah zülcelâl ulûm-u kesire’i çok ilimleri o kimsenin üzerine feth eder. Bümediğine âlim olur. Allah Teâlâ’nın emriyle bilmediğini bilir. Bu ism-i şerifin hassalarındandır • Bir kimse 12 gün oruçlu olup günde 5020 kere bu ism-i şerifi zikir etse muradı hasıl olur. Hatta eğer muradı manasıbı dünyeviyeden emir ve vezir olmak ise; zamanın sultanının yanında muazzez – mükerrem olup muradına nail olur. • Bir kimsenin baliğ olmuş oğlu yahut baliğa olmuş kızı evlenemezse bu ism-i şerifi yazsa, oğlunun ismini ve anasının ismini vefk edip beş vakit namaz kılınır mescidin kapısının altında gömse ve gömerken 1100 defa bu ism-i şerifi okusa; Allah Teâlâ’nın izniyle bahtı açılıp muradı hasıl olur. • Bir kimse taharet üzere Sultan’a teveccüh edip karşısında zikre müdavemet gösterse çok geçmeden büyük ve ulvî işler ona ısmarlanır. • Eğer bir kimse ilim ve maarifet öğrenmek istese, her gün bu ismi duayı bir kere okusun. Kendisine Uim kapısı açılır. Çok fayda görür. Dilinden acaib manâlar dökülür. Yirmiikinci İsim Ya mübdial bedai-ıa lem tebga fi insaiha avnen min halkıhi İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de El Mübdî» dir. Dilediğini istediği gibi yaratan demekdir. Hak Teâlâ; ezelî hikmeti iktizasınca dilediğini benzersiz inşa ve ihdas eder. Mânâsı Ey Mübdii bedayi! Bütün kâinatı ve mahsus unsurları ihdas edici mutlak yaratıcısın. Ve bütün mânâ, söz ve ibareleri ve harflerdeki bilgileri icad eden muhakkak yaratıcısın. Bütün ulvî ve süflî şeylerin hepsini aletsiz ve maddesiz vücuda getirmekde, var et-mekde hiç kimseden bir yardım istemezsin. Teâlâ şa-nehu ulüvven kebira. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse riyazât-ı kâmile ile hayvanatdan ve ondan hasıl olandan perhiz etmek üzere oruçlu olduğu halde 40 gün itikâf edip her gün günde 7000 defa bu ism-i şerifi zikir edip dua etse ve her gün halvethâne-sinde güzel koku tütsü etse; Meliklerin, sultanların ve mü’minlerden her sınıf kimsenin kalblerini teshir etmesini Cenâb-ı Hakkdan isterse hepsi müsahhar olur. Allah’ın izniyle.. • Eğer asker ile Sultanın arasını düzeltmeğe gayret gösterirse icabet olup iki taraf ıslahı kabul eder. • Bir kimse her gün 77 kere bu mübarek ismi zikir etmeğe devam etse; İlim – Maarifet, keşf – keramet zikreden kimse için hasıl olur. Ve Allah’ın izniyle çok faidelerle nzıklanır. Ve o kimsenin kalbinden diline çeşitli ilimler ve faziletler akar. • Havassı eşyanın fayda ve zararına tam vukufu hasıl olur. Yirmiüçüncü İsim Yâ allâmel guyûbi felâ yefûtu seyün min hıfzihi ve lâ yeûdüh. İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de Allâm’ül Guyub» dür. Gaiblerdekini çok iyi bilen demekdir. Allâm lafzı mübalağa ile âlemdir. Eşyadan her şeyi ve her şeyde sırr ve nihanı kemaliyle mübalâğa bilicidir. Mânâsı Ey gaiblerdeki gizliliklerin sırlarım bilen Allahım! Eşyanın sırlarından bir şeyin miskal zerresi ilminden ve hıfzından kaybolmaz, yok olmaz. Kad ehate bi külli şeyi ilmi» Allah’ın ilmi her şeyi kaplamıştır. âyetdir. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • • Bir kimse doğru ve düzgün bir niyetle bu ism-i şerifin zikrine devam etse; Allah Teâlâ ona iki dünya dünya ve âhiret saadeti verir ve o kimsenin ismi Meşnkdan Mağribe dek şöhret bulur. • Bütün insanlar ona inanır, hepsinin önderi olur. * • Bir kimse günde 1000 kere zikretmeğe devam etse; din ve dünyası mamur ve makbul olup kalbi selim, dili açık – düzgün ve yüzü güzel olur. İnsanlar ona muhabbet eder ve onun üzerine ikbal ederler. • Bu ism-i şerif da’vet-el esmâ’dır. Kulaklara çağn ve ziyafetdir. • Bir kimse insanları – memleketi idareci ve yönetici olsa; insanları idareye ve memleketi yönetmeye kudreti olmasa; günde 3000 kere bu ismin zikrine meşgul olsa; ona o memleketin salâh ve fesadına muttali olmağa iyiliğini – kötülüğünü anlamağa bir ilim i’ta ve üâm olunur. Memleketi ve insanları adaletle iyi bir şekilde idare etmek müyesser olur. • Şemsül Maarifde yazılıdır. Bir kimse bu ism-i şerifi, harf-i nida ile zikir etse; o kimse mugayyabat ile tekellüm eder. İnsanların benliğini keşfeder. Ve onun ruhu ulvî âlemlerin hepsini dolaşır. Kainat haberlerine, meleklerin işlerine muttali olur. Allah Teâlâ-nın izni ile. • Her kim bu ismi duayı günde 1000 kere okusa; devlet baht, talih, zenginlik ona yüz tutar . Yirmidördüncü İsim Yâ halîmü zel inâti felâ yuâdiluhu seyün min halkıh. Allah Teâlânın Esmaül Hüsnasından güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerif de El Hâlim» dir. Hilm» lafzı ahlâk-ı İlâhiyeden sayılır. Cenâb-ı Hakk; insanların şerirlerinin akıbetinde onları cezalandırmak için acele etmez. İntikamda acele etmez. Tövbe istiğfar etsinler diye onlan cealandırmakta acele etmez. Ha-lim-i mutlak ezeli ebedi Cenâb-ı hakkdır. Manâsı Ey teenniyi kâmile sahibi olan hâlim va-cibüttekrim celle celâlehu teâlâ. Kemâli hilmiyet sıfatına ve hakkaniyetinin teennisinin vasıflarına yaratıklarından bir şey muadil ve mümasil olmaz. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse bu ism-i şerifin zikrine devam etse; takva makamına ulaştıkdan sonra riyazât-ı kâmile ve kemâli tezellül ile ve iftikarla hacetleri yerine getiren Allah Teâlâ’ya tazarru ve niyaz üzere 40 gün tamam olduğunda Cenâb-ı Hakk ve feyyazı mutlak o kimsenin kalbine ilim ve hikmet feyz eder. Nitekim hadis-i şerif -de variddir meâlen. Bir kimse tezellül ve iftikarla, hulûs-u kalble Allaha kullukda ve Allahı zikirde devam üzere sabit olsa; bu sebat üzere olduğu halde 40 günde o kimsenin gönlünde hikmet çeşmeleri zahir olup dilinden akar. Allah Teâlânm fazlıyla.. • Bir kimse bu ism-i şerifin zikrine müdavemet üzere olsa; hiç kimse onunla mücadele ve muhasama etmez. • Bu ism-i şerifi zikir eden vakar sahibi olup meskenet ile beynel inam muazzez ve mükerrem olur. • Bir kimsenin sevdiği olsa bu adı bir yenir taam Yemek,Yiyeceküzerine 1000 defa okuyup yedirse o onun aşkından deli divane olur. Yirmibeşinci İsim Ya muîdü mâ efnâhu izâ berezel halâiku li da’vetihi min mehâfetih. Allah Teâlâ’nın Esmaül Hüsnasından güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerifi de El Muîd» dir. Yaratılanı iade eden demektir. Yani Cenâb-ı Hakk ve feyyazı mutlak bütün eşyanın taayyünat vücudu kevniye-sini mahv ve ifna yok ettikden sonra geri haşr diriltmek için iade edicidir. Mânâsı Ey bütün fâni yok olanları halli fenâ’sı yok oluşu üzere iade edici kadiri cebbar. Kemâli kudretini izhar ve hükmü tevfizini ibraz için bütün yaratılmışları kabirlerinden çıkdığı vakit davetinin korku ve haşyetinden yaratılmışlar zelil, şaşırmış ve çaresiz oldukları hâlde mahşer yerine iade edicisin. Havass ve Esrarı Cenab-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur Her kim bu ism-i şerifi zikir etmeğe devam etse; insanlar arasında heybetli ve azametli olur. Şöyle ki Mehabet’inden heybetinden insanlar ona — Hayır! ve Evet! diyemezler. Bir kimse makamından ve mertebesinden sakıt olsa düşse evvelâ perhizi kâmile ile riyazet edip her gün 7000 kere olmak üzere 40 gün zikir etmelidir. Bu müddet tamam olduğunda muradı hasıl olur. Ve yine bütün insanlar ona itibar ederler. Bir kimse yurdundan, yuvasından uzak düşse ve kavuşması zor olsa; bu ism-i şerifi günde 1000 kere okumağa devam etmelidir. Yahut asıl vatanında kalan akrabası gaibin geri gelmesini murad etseler; zikredildiği üzere düzgün bir niyetle günde 1000 defa okumağa devam etmelidir. Allah’ın izniyle gaib avdet edip yurduna, yuvasına kavuşur. Bir kimse bu ismi duayı ikindi namazından sonra 300 defa okusa; insanların dili o kimse üzerine bağlı olur. Bu isme akd-il-lisan derler. İsm-i azam da demişlerdir. Yirmialtıncı İsim Yâ hamîdül fe’âli zel menni alâ cemî-ı halkıhi bi lafzıh. Esmaül Hüsnâdan Allah’ın güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerif de El Hamid»dir. Hamid lâfzımn manâsı övülen sena edilen demektir. Allah Teâlâ Evsafı zâtıyeden kendi zatı ecelli âlâsını zatıyla övücüdür. Mânâsı Ey bütün işleri övülmüş olan Allahım! Her çeşit ni’metlerin; zahirî ve batını nimetlerinin hepsi; lûtfu keremin ve fazlı inayetinle bütün yaratıkların içindir. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse bu ismin zikrine devam eder olsa; envai ni’metlerle rızıklanır. • Bir kimse-perhizi kâmile ile 40 gün, günde 7000 kere bu şerefli ismin zikrine devam etse; halvetinde yabancılarla sohbet etmemek şartıyla o kimse ni’-met-i diniyeden veya ni’met-i dünyeviyeden her hangisinin çok olmasına, artmasına niyet ederse; o ni’met çoğalır ve günden güne artar. • Her kim bu ism-i şerifi devamlı olarak günde 300 kere zikir etse; dilinde fesahat konuşmasında düzgünlük, açıklık peyda olur. • Yüzüne melehât güzellik gelir. • Akidesi inancı temiz ve düzgün, hâli güzel olur. •Bir kimse bu şerefli ismi hiç terketmeyip devamlı zikir etse; eğer şah ise; cihana meliki adi ile dolar. Eğer derviş ise; iklimi vücudda dil meliki adi ile dolar. • Bu duayı okuyanın malı her defasında eksilmez, git gide artar. Yirmiyedinci İsim Yâ azîzül menîul gâlibü alâ cemîıl emrihi felâ seye yuâdilüh. Allah Teâlânın Esmaül Hüsnasından güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerif de El Aziz» dir. İzzet ve şeref sahibi demektir. Allahü zülcelâlin zâtı ecellü âlâsı azizdir. Manâsı Ey Aziz zülcelâl! Zâtı izzu celâlin misal-sizdir. Seha hususunda zâtına vusul müyesser değildir. Ki; celâli izzetin men eder. Cümle âlemden müstağni padişahı lâyezalsın. Her ne emrin olursa hükmü fermanın üzere kuvvet, güç ve mutlak galibsin. Bütün mümkünatı mücerredat ve mümtezacatı mukadderat mağlub, mahkûm ve her an şiddetli ihtiyaçla muhtaçlardır. İzzü kemal rububiyetin şeylerden bir şeye benzemez. Ve zâtı celâli izzetine bir şey muadil ve mümasil olmaz. Aziz züintikamsın. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse bu şerefli ismi devamlı şekilde zikreder olsa; bulunduğu mertebede daim olup izzeti ve üstünlüğü artar, aziz olur. Ve başkalarının tfzerine galib olup onları mağlûb ve acz eder. • Bir kimse düşmanlarının suikasdını gidermek ve onlan mağlûb etmek gerektiğinde perhizi kâmüe ile riyazet edip 71 gün insanlardan uzlet etmeli ve bu müddet zarfında bu şerefli ismi günde 7000 kere zikir etmelidir okumalıdır. O suikasdı olan düşmanının şeklini tasvir edip resmini yapıp ıslahım murad ederse o şeklin resmin yüzünü beyaz etmelidir. • Eğer tard etmek murad ederse düşmanının yüzünün rengini siyah etmelidir. • Eğer ölümünü murad ederse yüzünün rengini kırmızı yapmalıdır. Ama insanlara muzırr, zararı olmazsa bu caiz değildir. Maadası mani’ değü.. Müddet tamam olduğunda muradı hasü olur. • Her kim bu şerefli ismi günde 112 kere zikir etse; insanlar arasında muazzez ve mükerrem olur. • Hasüı kelâm Aziz ismini zikir edinse aziz olur. Fakat aziz olduğunda yaratılmışların üzerine galebe zuhur eder. O galebeyi Allah Teâlânın razı olacağı hususlara sarf etmek gerekdir. • Bir kimse bu ismi duayı okumağa devam etse; asla fakirlik görmez. Yirmisekizinci İsim Yâ kâhirü zel batsis sedîdi entellezî lâ yutâkun tikâmüh. İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de El Kahir» dir. Kahreden, ezen, üstün gelen demektir. Allah Teâlâ halkı kahr edicidir yok etmekle. Cebabireden olardan kahr edicidir, cezalandırmakla. Ve Hakk’la nizâ edenleri kahr edicidir, dalaletle. Mânâsı Ey kahr-ı zülbatşiş! Şedid öyle şiddet sahibi kâhri zülcelâlsın ki; ukubat intikanuna takat getirilmez. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi KS. Hazretleri buyurur Bir kimse perhizi kâmile ile 40 gün günde kere bu ism-i şerifi zikir etse; küduratı beşeriye-den beşerî üzüntülerden, kederlerden gönlü musaffa ve mücellâ saf, parlak, cüâh olur. Bir kimse bağlı olsa bu şerefli ismi bir çini kâseye misk ve zağferanla yazıp şeker şerbeti ile ezip içse; sihri bozulup bağı açılır. Bir kimse bu şerefli ismin tecellisine mazhar olup küf farla cihad ve muharebeye çıksa; bu şerefli ismi bir giysi üzerine vefk edip yazsa; muharebede o giysiyi giyse Allah’ın izniyle mansur olur ve fethi zafer bulur. • Bir kimse iki askerin yahut iki kimse arasını ıslah için aralarına girse; evvelâ bu şerefli ismi 700 kere okuyup gizlice iki tarafın üzerlerine üfürse; onların aralarını düzeltir 94. • Bir kimse dilese ki; bir kişiyi helak etsin.. Bir Cumaya kadar bu ismi her gün okusun. Cumadan sonra 100 defa okusun. O kimse helak olur. Yirmidokuzuncu İsim Yâ karîbül mütelâî fevka külli seyin uluvvür tifâih. İlâhi isimlerden bir ism-i şerif de Karib» dir. Ki; sünnetde vâkidir. Yarattıklarına yakm olan Allah demektir. Karib lâfzının Allah Teâlânın isimlerinden olduğu Ebu Hüreyre mervidir. Manâsı Ey bize bizden yakm olan karib ü müteâl bîzeval; ulüvvü refiuşşânm mülk \_ melekûtaa efrad eşyanın ve bütün ulvî şeylerin üstünde âliyyül âlâsın. Yücelerden yücesin. Her eşyaya akrabı kurbetin te-celliyatma nisbet olan kurbu hakkaniyetindir. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhul Ekber Hazretleri buyurur Bu şerefli ismin 60 türlü havass ve esran vardır. Hepsi yazılsa çok uzun olur. • Bir kimse bu şerefli isme devam etse; o kimse Hakka kariblik yakınlık hasıl eder. Ve Hâlık yaratıcı da ona yakın olur. Eğer düşman ve eğer dost.. Zira bu şerefli ilmin hassalanndandır ki; hem dostluğa, hem düşmanlığa yarar. • İki kimse birbiriyle cenk ederken. • Yahut iki asker ordu birbiriyle muharebe ederken bu şerefli ismin sırrını bilen kimse muharebenin sakin olmasını yapılmamasını arzu etse o niyetle bu şerefli ismi olduğu kadar zikir etse; cenk sakin olup sulh olurlar. • Eğer düşmanının helaki niyetine okusa; o muharebe eden mağlûb ve münhezim olur. • Ve eğer hassaten bir düşmanı dost etmek niyetine günde 1000 defa olmak üzere 7 gün zikir etse; o düşman dost olup ona yakın olur. • Ve bilakis o düşmanı helak etmek niyetine zikir etse; o düşmanı zayıf ve naçar çaresiz kalır. Düşmanının hiçbir şekilde suikasd etmeğe hareket mecali kalmaz. • Eğer bir kimse perhizi kâmile üe bir halvetde 40 gün, günde kere zikir etse; bu ismin hadimi o kimseye yakın olur ve hacetini, dileğini yerine getirir 96. • Bir kimse bir kişiden bir şey alıp vermese; o kimse oruç tutsun. Onu ziyarete varsın. İki rekât namaz kılsın. Her rekâtında bir Fatiha 3 İhlâs, 3 İnnâ En-zelnâhü Sûresini okusun. Namazı kılıp selâmı verdikten sonra sıdk ile 25 defa ismi duayı okusun. Allah’dan kişinin alıp vermediği şeyi vermesini dilesin. Otuzuncu İsim Yâ müzille külli cebbârin anîdin bikahri azîzi sultânih. Allah Teâlânın Esmaül Hüsnasından güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerif de El Müzill»dir. Dilediği kulunu hor ve zelil edici demektir. Allah Teâlâ bazı kulunu; mü’min olduğundan âhiret izzetini tekmil için dünyada zelil eder. Bazı kulunu sûretde görünürde dünya izzeti-metaı ile sîyretinde zelîl eder. O kulun âhiretde zilleti zahir olur. Cenâb-ı Hakk Müzill mutlakdır. Mânâsı Ey Müzill Cebbar-el mütekebbir olan Allah zül-celâl celle şâne teâlâ. Yer yüzünde kendini büyük görüp tekebbürlük eden fesad ehli cebbarları ve fakirlere, zayıflara gaddarlık edip mallarını yağma eden, zulümde haddim,aşan cebbar anidlerin hepsini galebe-i kahrı celâlin tasallutu ile izlâl zelil hor, hakir ve sefil edersin. Havass ve Esrarı Cenab-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kişinin bir kimsede ya emanet, ya karz-ı ha-sen alacağı olsa; o kimse düşmanlık edip vermese ve alacaklının almağa gücü yetmese; bu şerefli ismi zikretmeğe meşgul olsun. Zikir etmesi tâ alacağı eline girene kadar devam etsin. Ama zikir etmeğe bu niyet üzere niyet edip başlamalıdır. O nesne Allah m izniyle eline geçer. • Bir yere bir cebbar kimse musallat olsa; bu şerefli ismi o cebbar kimsenin defi niyetine günde 1000 kere zikir etmelidir. Eğer o cebbar; bazı kimselere zulüm etmişse; onlardan her birisi adı geçen cebbar için bu ismi duayı okumalıdır. Tâ def olup gidinceye dek. Allah’ın izniyle kısa zamanda def olup gider. • Bir İslâm askeri küffar askeriyle karşılaştığında bu şerefli ismi kılıçlarına ve harb âletlerine yazsalar ve bu ism-i şerifi zikir okur oldukları hâlde muharebeye başlasalar; Allah’ın izniyle küffar askeri münhezim, İslâm askeri mansur ve muzaffer olur 98. • Bir kimse bu ismi duayı her ne niyetle okursa kabul olur. Hem okumalı hem de üzerinde bulundurmalıdır. Otuzbirinci İsim Yâ nûra külli seyin ve hüdâhu entellezî felakaz zulumâti nûruh. Allah Teâlâ’nm Esmaül Hüsnasından güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerif de En Nur» dur. Ce-nab-ı Hazreti vacibül vûcud; nuru zâtı ezeliyesiyle nurdur. Öyle mutlak nurdur ki; nur isminin tecellisiy-le herşeyi nurlandırıcıdır. Mânâsı Ey mutlak nur ve muhakkak hidâyet edici olan Allahım! Zulmeti Adem’den bütün eşyayı vücud sahrasına ihraç ve izhar eden sensin. Öyle nuru hadisin ki; mü’min olan kulların beşerî zulmeti, nefsî kederleri, beğenilmeyen ahlâkın ve yerilmiş, kötü sıfatın zulmetlerini hidâyet nurun sarıp kaplar. Nurunun te-cellisiyle gönülleri sevabınla pürnur edersin. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Her kim insanların içinde yüzünün parlak olmasını isterse bu şerefli ismi günde 120 defa zikir etmeğe okumağa devam etmelidir. Allah’ın izniyle yüzü nurlu ve güzel olur. • Bir kimse 40 gün halvet edip perhizi kâmile ile riyazet edip hayvanat ve onlardan çıkanlardan yemeyip içmeyerek günde kere bu şerefli ismin zikrine meşgul olsa; mişkâtı dil ve câm pürnur olup kalbinde saflık, temizlik, incelik meydana gelir. Kalbinin aynasında sırr panldayıp nuraniyetden olan ulviyyet ahalisinden icabet ederler. Geceleri gündüz gibi aydınlık, nurlu olup âlemin ahvali ve hakikatin hâli kalb meclisine aks eder. O kimse hepsine muttali olur. • Hakir olan kimse vakur olmak arzu etse; günde arasını kesmeden 700 kere bu şerefli ismin zikrine devam etmelidir. Arzusu hasıl olur. Bir makam ve mansıbdan azl olmamış kimse o makam ve mansıbda lbka baki olmak, devamlı kalmak isterse bir kara koyun yüreğine bu ism-i şerifi vefk edip yazsın. Bir yüksek yere koyup o vefk’in azimetiyle bu şerefli ismi günde 5000 kere okumağa devam etsin. Allah’ın izniyle muradı hasıl olur . Bu ism-i şerif her ne niyetle okunursa; okuyanın muradı hasıl olur. Allah’ın izniyle.. Hem okumalı hem ismi duayı üzerinde bulundurmalıdır. Otuzikinci İsim Yâ âliyüs sâmihu fevka külli seyin uluvvur tifâih. İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de Aleş Şamk» dır. Yani Allah Teâlâ bir Sübhanı âliyyiş Sândır ki; alâmet hudûs imkândan münezzehdir. Ve bir sultam şamk el burhandır ki sıfatı âliyesine ve kemali bakasına fena yokluk gelmez. Mânâsı Ey sânı yüce ve büyük olan Allahım! Galebe! kahrı ceberutunun ve fazlı ihsanınla tasarrufat iktidarının yüceliği; bütün bilinen ve akılla idrâk edilen ulvî şeylerden daha âlâ ve yücedir. Teâlâ şâne ulüv-vü kebira. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kiınserün talihi bağlı kapalı olsa; bir kara başlı koyun alıp talihinin açılması niyetine bu şerefli ismi 700 kere okumalıdır. Ve sonra peşi sıra tekbir alıp koyunu kurban etmelidir. îçinden yüreğini alıp etini fakirlere sadaka vermeli. O yüreğin üzerine de bu şerefli ismi 700 kere okuyup bir kâğıd üzerine bu şerefli ismi vefk edip o yüreğin içine koymalı. Sonra beş vakit namaz kılınır camiinin iç eşiğine gömmeli. Sonra her gün günde 700 kere bu şerefli ismi okumağa devam etmeli. Allah Teâlâ’mn izniyle bağlı olan işleri ve talihi açılıp envai cem’ıyyat toplanan, eline giren, biriken şeyler ile nzıklanır. • Bir kimse bu şerefli ismi 40 gün günde 7000 kere okusa ve bir halvetde perhizi kâmile ile oruçlu olsa; bütün mânevi yüksek makamları seyr ve temaşa et-tikden sonra kendi makamı da keşf olur. • Bu şerefli isim her ne niyetle okunursa; okuyanın muradı hasıl olur. Allah’ın izniyle.. Hem okumalı, hem ismi duayı üzerinde bulundurmalıdır. Otuzüçüncü İsim Yâ kuddûsut tâhiru min külli sûin felâ sey’e yuâzuhu min cemîı halkıhi bi lafzih. Allah Teâlâ’nın Esmaül Hüsnasından güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerif de El Kuddûs» dür. Zat olarak, sıfaten ve fülen noksanlık ve lâyık olmayan sıfatlardan münezzeh ve müberrâdır, demektir. Mânâsı Ey ezelî ve ebedî Kuddûs olan Allahım! Zâtı pâkm ayıb olan şeyden ve halkın tevehhüm ettiği işlerden mukaddesdir. Şer yerlerde câri olan envai kötülüğün tümünden zât’en, sıfaten ve fiilen mutahhar ve münezzehsin. Ebrâriın nefslerini, ahyâr’ın kalblerini ednâ âsîlikden, mülevves beşeriyetden tathir edicisin. Fesubhanel Melikil Kuddûs Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse perhizi kâmile ile riyazet edip oruçlu olduğu halde bir halvetde 40 gün günde 7000 kere bu şerefli ismi okumakla meşgul olsa; tabiî kuvveti ifna yok olup kudsî kuvvetle kuvvet bulur. Ve nefs’in kötü şeyleri güzel göstererek aldatmasından ve beşeriyetin kirinden, murdarlığından tathir olduğunda merhamet sahibi olan Ruhul kuds ve akılla görülen hakikat sırlarım kalbi selimine ilga eder. Bilmediği sırlara vakıf olup bilir. Câm dil envarı kudsiye ile münevver olur. Ve her ne hacet dilerse reva olur. Allah Teâlâ’mn fazlıyla. Şümannca sayısınca süre kuddûs’u bir kes kişi İçi dışı olur onun mukaddes Kederden pâk eder cân ve dilini hem öyle yol bulmaya kudsi dile gam Dua etse döner hayıra şer işler Görür hem uykusunda safi düşler Sürerse şâd olur bu ismi gamkin gamlı Gider dilden hased buğuz ve kibri kin • Bu isim dua her ne niyetle okunursa kabul olur. Hem okumalı hem de duayı üzerinde bulundurmalıdır. Otuzdördüncü İsim Yâ mübdiel berâyâ ve müîdihâ ba’de fenâihâ bi kudretih. İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de El Mübdî» dir. Yaratıcı, yoktan var edici, demekdir. Mânâsı Ey bütün mevcudatı icadla inşa, izhar ve ibda edici Cenâb-ı mübdiyi zülcelâl! örneksiz İbda eylediğin yarattığın mahlûkatının vücudu mümkünele-nni ifna ve idam yok ettikden sonra geri eski halleri üzere celâli azamet kudretinle iade edicisin. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse mebde ve mead başlangıç ve sonuç yâni kâinatın var oluşunun, insanın yaradılışının, kıyametin kopmasının, ahiretin ve bunların arasında olanların oluş sırrını bilmek murad etse; önce tam bir taharet ve perhizi kâmile ile bir halvetde günde 7000 kere olmak üzere 40 gün müddetle bu şerefli ismi okusun. O sim bilir. • Ve de hayatdan ümidi kesilmiş derecede bir hasta kimsenin yanında bir kimse taharetle bu şerefli ismi okumağa meşgul olsa 3 günde eseri müşahede olunur. Eğer vakti tamam değilse çabucak şifa bulur. Allah’ın izniyle.. • Eğer bir kişiyi berdar etmek gibi yahut başka suretde öldürmek murad olunsa; bir kişi onun kurtulması niyetiyle devamlı bu şerefli ismi okumağa meşgul olsa; Allah Teâlânın emriyle kurtulur. • Bir kimse ölüm yerine düşse bu adı devamlı okusa ölümden kurtulur. • Bu şerefli isim her ne niyetle okunursa kabul olur. Hem okumalı, hem de duayı üzerinde taşımalıdır. Otuzbeşinci İsim Yâ celîlül mütekebbirü alâ külli seyin vel adlü emrühü ves sıdku va’düh. Allah Teâlânın Esmâül Hüsnasından güzel isimlerinden sayılan bir ism-i şerifi de El Celil» dir. Celâl ve azamet sahibi demekdir. Celil lafzı celâldanme-huzdur. Yani nuutu celâliye ile mevsufdur. O nuutu hakk ki; Allah Teâlâ ganî, aziz, mâlik, müntekım, kah-har, âlim ve cebbardır. İşte bunun gibi nuutu İlâhiye-yi ve sıfatı celâliyeyi camii olan celili mutlak Allah zülcelâldir. Mânâsı Ey bütün âlemmlerin tedbir umurları üzerine ızzu celâli satvetinin ve kibriyaı kemâli saltanatının adaleti ile tasarruf eden Hakim, Adil, Celil, Zülcelâl ve ey mütekebbiri vezir padişahı bizeval! Fûyuzatı hüküm ve fermanın mecrayı adl’den âlemlere câridir. Ve zayıf, hakir, biçare kullarına vaadi kerimin sadıkdır. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse Allah Teâlânın Celâl ve Cemâl sıfatlarının sırlarına mahrem arif olmak murad etse devamlı bu ismi okumağa meşgul olmalıdır. Buna devam eden kimse üe halk içinden hiç bir kimse ululuk rütbesinde onunla muaraza edemezler. Eğer bir kimse O’nunla vâde kılsa; bu şerefli isim hürmetine hilaf etmez. • Eğer bir kimse perhizi kâmile ile 40 gün günde 5000 kere bir halvetde zikir etse; ismi celilin âsârı tecellisinden gönlü mücellâ parlak olur. Gönlüne ânz olan vesenih beşeriyet ve hevai şehavat mahv olur. Âlemin hâlleri gönül aynasına akseder. • Bu ism-i şerif her ne niyetle okunursa kabul olur. Hem okumalı hem de ismi duayı üzerinde taşımalıdır. Otuzaltıncı İsim Yâ mahmûdü felâ teblugul evhâmü külle künhi senâihi ve mecdih. İlâhi isimlerden bir ism-i şerif de El Mahmud» dur. Yani Cenâb-ı hudayı hakk; kendi zat ecelli ve alaşım kendi zatı âliyesine lâyık olan hamd ve sena ile ezelî hamd ve sena edici hamd el mutlak, zatında mah-mudu muhakkakdır. Mânâsı Ey şâm ulûhhiyetine lâyık olan kemal vasıflarla ezelî, ebedî, devamlı hamd olucu Allahım! Zâtında meşkûr, mâruf, mezkûr ve hakkı ile mabud-u mutlaksın. Ya mabud-u müteâl celle şânehu teâlâ! Bütün hamd-ü sena, şükür ve dua, açık ve gizü zikir üe devam üzre olan zevatın ve ehemmi cüziyeleri ve kuvvei müdrikei idrâkleri her senâi külliyeti’nin ve şerefi izzetinin hakikatına vâsıl ve baliğ olamaz. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse kendi nefsinde her ne düerse ve başkası için husûli muradı niyeti ne ise bu şerefli ismi okumağa meşgul olsa; dilediği muradı hasü olur. Allah Teâlânın fazlıyla. • Bir kimse evham, hayâl görmekden ve gönül karanlığından kurtulmak murad etse; bir köşeye çekilip 40 gün perhizi kâmile üe perhiz etsin. Halvetde bir kimse elinden bir şey yemesin. Gıdası kendine mahsus olsun. O halvetde bu şerefli isimden başka bir şey ile meşgul olmasın. Ve o kadar gayret etsin ki; dil aynası safvet saflık, berraklık, temizlik bulsun. O halvetde her ne zuhur ederse kimseye söylememeli. Tâ evham-ı mülk zail olup melekût-i sırlara mahrem arif oluncaya dek gayret etmelidir. Ama evhamı hayâl üe melekû-tî hakikatlan fark etmeğe irfanı müsait değilse bir mürşid eliyle halvete girmeli ve o mürşidle bazan sohbet etmeli. O mürşid ittihaz ettiği zatda temyize ayırt etmeğe kudret olmazsa; hayâl ile hakikat berzahında arasında kalır. Maazallahi Teâlâ necat bulamaz. * Bir kimse bu ismi duayı ne niyetle okursa hasıl olur. Hem okumalı hemde üstlerinde bulundurmalıdır. Otuzyedinci İsim Yâ kerîmel afvi zel adli entellezî mele-e külle seyin adleh. Allah Teâlânın Esmaül Hüsnasından güzel isimlerinden sayüan bir ism-i şerifde El Kerîm» dir. Bağışı çok ve cömert olan demekdir. Yani Hazreti Hudayı ce-lîlüşşân zâtı kerimiyle zâtmda mükerrem olup kullarına talebsiz istemeden envai cevad kerimiyle ikram edici bir kerim padişahdır ki; yaratıkları içerisinde inşam hâlis kereminden inşam kendine has bir biçimde yaratmakla ve onu giydirmekle mükerrem kıldı. Ve nice kerametler ikramı, bağışı ile diğer mahlûkdan mümtaz seçkin kıldı. O kerametler ihsanlar, bağışlar ki; kullarına vesilesiz ve talebsiz ikram etmiştir. Mânâsı Ey kerîm Vacibit Tekrim! Mü’min kulların için vââdi kerîmine vefa edici ve vaidini afüv edici ke-rimüşşânsm ve adi sahibi hallâkı cihansın. Öyle bir adli sübhansın ki; Ya Rabbel âlemin! Bütün mahlûkatın yaratılışında her şeyin itidal sınırı hâlis fiili adlindir. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhiddin Arabi Hazretleri buyurur Bir kimsenin nefs-i emmâresi nefsinin isteğini yapmasını emredici nefs kuvvetli olduğunda; bu kerîm ismini okumağa meşgul olmalıdır. Sıfat-ı mezmu-mesi mahmude’ye kötü sıfatlan iyi sıfatlara tebdil olunur. Hakk Teâlâ Hazretleri lütuf ve keremiyle sey-yiâtmı suçunu, günahım mahveder. Eğer bir kimse âhiret yolunda gayret eder olsa; günde 700 kere bu kerîm isminin zikrine devam etmelidir. Allah Teâlâ’nın fazlıyla iklimi vücuda gönül padişahlığım adi üzere icra eder. Diğer azalar onun mahkûmu olur. Eğer Melikler bu ismin zikrine meşgul olsalar; adi ve adaletle memleketi nizam bulduktan sonra âlemlere münteşir olur. Eğer erbab-ı kemâl bu ismin zikrine devam eder olsa; maarifetleri revaç bulup indel enam makbul olur. Bu ism-i şerifi her kim ne niyetle okursa muradı hasıl olur. Hem okumalı ve hem de üzerinde bulundurmalıdır. Otuzsekizinci İsim Yâ azîmü zes senâil fâhiri vel izzi vel mecdi vel kibriyâ-i felâ yezillü izzühu. Esmai İlâhîyeden bir ism-i şerif de El Azim» dir. Pek azametli demektir. Yani Cenâb-ı Hazreti Vacibül vücud; celâl-ı azamet ve kahrı galebei kudret sahibi bir azim vücibittâzimdir. Ecsam-ı icramdan yer kaplayan cisimlerden değüdir ki; göz ile görülsün ve makûlat-dan akıl Ue büinen değüdir ki; akıl idrâk eylesin. İlim olmadan akim idrâki yetersizdir. Mânâsı Ey azim vâcibittâzim! Kendi şâm azameti ulûhiyetinf hakk tazim üe senayı azim sahibi şâm büyük Allah’sın. Ve senaî izzet sahibi ulu Sübhan. Ve ey Senâi mecid şeref sahibi hallâk-ı cihan. Ve ey senâi kib-riya sahibi kerim üısan. Zât’en ve sıfaten ve fiilen kemâli izzetin ki; ezelen ve ebeden zül gölge arız olmaz. Havass ve Esrarı Cenâo-ı Şeyhül Ekber Muhiddüı Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse bu şerefli ismi ve bu na’atı Hudayı Kitabı Şerhi Çehl nam kerimin günde 700 kere zikrine devam edici olsa; enva-n azameti celâl hakk ve mecd şerefi kibriyai mutlak kalbinin aynasına ışık salıp parıldatır. • Eğer riyazeti kânüle üe 40 gün halvetde olup günde kere zikir etse; bu şerefli ismin ve bu zikri azimin bu büyük zikrin ruhaniyeti icabet eder. Gönlünde haşyetullah Allah korkusu sabit olduğundan başka korkuların hepsi gider. • Bir kimse seyyiatı azime büyük suça ve günahı kebireye büyük günaha mürtekib olmuş olup kâbüi gufran af olmak murad etse; bu şerefli isme tevessül edip afüv ve mağfiret olmağa niyetle zikir etse; Allahü azimüşşân fazlasıyla büyük ve küçük günahlarım affeder. • Bir kimseye padişah veya bir vali hışım ve ga-zab edip o hatırlardan korkan kimse bu şerefli ismi 12 kere zikir edip yüzüne karşı üfürsün. Karşısına vardığında gazabı hilm’e tebeddül eder. • Bir kimse siyaset edilecek asılacak olsa; bu şerefli ismin zikrine meşgul olsun. O siyasetden ve diğer tehlikelerden selâmet bulur. • Yahut gazab olunmuş bir kimsenin selâmeti için bir başka kimse niyet edip bu şerefli ismi zikrederse o gazab olunan kimse selâmete erişir. Allah Teâlâ’-nın fazlıyla. • Bu tsm-i şerifi bîr kimse ne niyetle okursa o niyeti hasıl olur. Okunmalı ve yanında taşımalıdır . Otuzdokuzuncu İsim Yâ karîbül mücîbül müdânî dûne külli seyin kurbeh. İlâhî isimlerden bîr ism-i şerif de El Karib» dir. Yani Hak Teâlâ ilmi ve kudreti üe mukadderata cümle mevcudatdan karibdir. Bu ism-i şerif laf zan Esmai Hüsna sayısından ha-riçdir. Ama mânâ bakımından dahildir. Bundan başka çok esmaullah vardır ki; ifade ettiği mânâ Esmâül Hüsna’ya dalüldir. Gerçi bu ism-i şerifin ismullahdan olduğu sünnetde sarîhdir. Kur’an’da da vâkidir. Manâsı Ey kudreti celâliye ve cemâliyenin, ilim ve iradeti kemaliyenin tam ihatasıyla bütün mukadderata karib olan, dualara icabet eden Allahım! Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhiddin Arabi Hazretleri buyurur • Bir kimse bu ism-i şerifin zikrine meşgul olsa; kendisine uzak olan yalan olur. • Ve de bir kimse riyazât-ı kâmile üe bir halvet-de 40 gün, günde 3000 kere bu ism-i şerifi zikir etse ve keza o miktar gecede de zikir etse; ervahı mukarrebin icabet edip hacetini reva ederler. • Bir hüsnü hâl sahibi kimse sui hâl kötü bir durum ile zemm olunur yerilir, olsa; yahut bir beldenin insanları hakkında kötü konuşur olsalar; o kimselerin dillerindeki kötü sözleri gidermek, onları öyle konuşmakdan men etmek için bu şerefli ismi 7 gün 7000′er kere okumalıdır. Perhizi kâmüe ile ve oruçlu olduğu hâlde.. 7 günün tamamında 7 türlü renkle boyanmış ipek, iplik olsun, keten ipliği olsun, yahut pamuk ipliği olsun. Ama bunlardan 7 çeşit hazır renkli bulunmazsa 7 ayrı renge boyatmalıdır. O ipliği 7 kat edip evvelâ hakkında dedikodu edenleri dillerini bağlamak niyetine 7 düğüm düğmelemeli. Allah’ın emriyle düleri tutulup o kimsenin aleyhinde konuşamazlar 106. • Bu ism-i şerif her ne niyetle okunursa kabul olur. Hem okumalı hem de duayı üzerinde bulundurmalıdır. Kırkıncı İsim Yâ acîbes sanâyiı felâ tentıkul elsünü bi külli âlâihi ve senâihi yâ gıyâsî inde külli kürbetin ve mücîbî ınde külli da’vetin ve mezâî ınde külli siddetin ve yâ recâî hîne tenkatıu hîletî. İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de El Acib» dir. Yani Hakk Teâlâ zatında zatî vasıflarıyla acib’ül bedı el hakimü mutlakdır. Ki; sıfatı zâtıyesinden her hangisi beyan olunsa akıl sahipleri taacüb eder. Zira akıl dairesine sığmaz. Ve evsaf-ı zâtıyesi muktezasınca künh hakikati üzere akıl idrâk edemez. Mânâsı Ey acibüs Senayı el bedâyi es Sâni el mutlak! Kullarına ihsan ve itâ eylediği âlâi hüviyetin ve nimei uluhiyetin ve bizzat kendi Senâi hakkaniyetinin her hakikatini elsinei beşeriyeden bir lisan lisanı nutka kaadir değildir. Yani kullarına ihsanlarının ve İlâhî nimetlerinin seni layıkıyla övmeği beşeri dillerden hiç bir dil anlatamaz. Havass ve Esrarı Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur • Her kimin ulular katında haceti olsa; bu şerefli ismin zikrine devam edici olsa haceti reva olur. Eğer bir kimse bulunduğu mevkiden daha yükseğine ulaşmak murad etse; bu şerefli ismi günde 1200 kere zikir etmeğe devam edici olsun. Üst rütbelere nâ-ü olur. • Bir kimse dünya malmı cemm etmek toplamak dilese bu ismi okumağa meşgul olmalıdır. Çok cemiyyet toplamak, yığmak hasıl olur. Ve de bir kimse riyazât-ı kâmile ile 40 gün halvet edip günde kere bu şerefli ismi zikreder olsa o halvetde yeryüzünün ve gökyüzünün acâib ve garâib hallerini müşahede eder. Ve.. İsmin ruhaniyeti icabet ederse; sanatı acibeler gösterirler ve tâlim ederler. • Bir kimse bu şerefli ismi ne niyetle okursa o niyeti hâsıl olur. Hem okumalı hem de üzerinde bulundurmalıdır. Eğer bir kimse bir işi başarmakdan âciz kalsa; hiç kimse ona erişip yardım etmese, yahut bir zâlimin elinde mahbus olsa; nice kere dua etmiş olsa da Allah Teâlâ duasını kabul etmese bu ismi duayı 91 kez içten, ciğerden okusun. Allah Teâlânın emriyle msanlar onu esirger ve de o hapisden azad olunur. havas ve dualardan alıntıdır…

inne meıye rabbi seyehdin faziletleri