Annenizden kalan araçların rayiç bedeli olarak www.tsb.org.tr adresinde yer alan kasko değer listesindeki araç değerlerinin dikkate alınması gerekir. MİRAS KALAN EV, ARSA, ARABA VE PARANIN MİRASÇILAR TARAFINDAN VERGİ DAİRESİNE BEYAN EDİLMESİ VE BUNA GÖRE HESAPLANACAK VERASET VE İNTİKAL VERGİSİNİN ÖDENMESİ: Postayazarı Tamer Heper, 'Miras olarak miras bırakanın bankadaki parasının bir kısmı vekaletname ile başkası tarafından çekilmesi ve miras sahibine paranın verilmemesi durumunda ne yapılabilir?' sorusunu cevapladı. Yine annenizin bankadaki nakit parasının işlemiş faiz gelirleri ile birlikte ölüm tarihi itibari ile ne kadar olduğuna ilişkin bankadan resmi yazı alınması gerekir. bankadamiras kalan para nasıl paylaşılır. 15, Ocak, 2014 Miras Hukuku kategorisinde failed tarafından soruldu. dayımın eşi ve çocuğu olmadığın dan ölümünden sonra bankadaki parasını alabilmek için mirasçıları ben ve üç kardeşim 1 dayım 1 teyzem nasıl bir yol izler kişilerden biri imza atmasa bu para çekilebilir mi 15.12.2018 - 07:43 Güncelleme: 15.12.2018 - 10:06. 1936 Türkiye güzeli Dr. Mahmure Birsen Sakaoğlu'nun, bankadaki 16 milyon TL mirası ile Fatih'teki bir evini, kendisini 87 yıl arayla 2 kez MirasSebebiyle İstihkak Davası İle İlgili Yargıtay Kararları. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/1903 Esas , 2015/6462 Karar sayılı kararında: “Bir kimse terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçısı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın, terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı uMwENA. Delil Hukuk BürosuEhlibeyt Mah. Ceyhun Atuf Kansu Cd. No112 D30, Cevat Muratal İş Merkezi, Balgat,Çankaya/AnkaraMakale İçeriÄŸiMuris Muvazaası, Mirastan Mal Kaçırma Muvazaa Nedir? Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir? Muris Muvazaası Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Muris Muvazaası Davasında Zamanaşımı Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası Muris Muvazaasına Dayalı Tazminat Davası Muris Muvazaasına İliÅŸkin Emsal Nitelikli Bazı Yargıtay Kararları MURİS MUVAZAASI MİRASTAN MAL KAÇIRMAHalk arasında mirastan mal kaçırma olarak bilinen muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarının birinden yahut bir kısmından mal kaçırmak amacıyla tapuda mirasçılarından birine yahut bir kaçına mallarını satış olarak göstermek suretiyle devretmesidir. Burada miras bırakanın amacı; malları bağışlaması karşılığında malları bağışladığı mirasçısı tarafından ölene kadar bakılmak olmasına raÄŸmen bu bağışı satış olarak göstererek ölümünden sonra diÄŸer mirasçılarının saklı paylarını talep etmelerinden kaçınmaktır. Miras bırakanın asıl amacı ölene kadar bakılması karşılığında mirasçısına malları bağışlamaktır. Konunun daha iyi bir ÅŸekilde anlaşılması için bu makalemizde muvazaanın ne olduÄŸu, muris muvazaasının ne olduÄŸu, muvazaanın hangi türünün burada söz konusu olduÄŸu, davanın ne zaman ve kimler tarafından açılabileceÄŸi, hangi mahkemenin yetkili ve görevli olduÄŸu gibi hususlar muvazaasında Yargıtay İçtihatları da yol gösterici nitelikte olup, bu davayı açarken uzman bir miras avukatından yardım alınması tavsiye edilir. Daha fazla bilgi için Bize Ulaşın MUVAZAA NEDİR?Muvazaa; tarafların üçüncü ÅŸahısları aldatmak amacı ile gerçek iradelerine uymayan ve görünüşte gerçek olmasına raÄŸmen esasen aralarında hüküm ve sonuç doÄŸurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaÅŸmalarıdır. Muvazaa mutlak ve nisbi muvazaa olmak üzere ikiye ayrılırMutlak muvazaa Taraflar arasında üçüncü kiÅŸileri aldatmak amacıyla yapılan ve tarafları baÄŸlamayan, gerçekte var olmayan bir hukuki iÅŸlemdir. Nisbi muvazaa Tarafların üçüncü kiÅŸileri aldatmak amacıyla gerçekteki bir iÅŸlemlerini görünürdeki bir iÅŸlemle saklamalarıdır. Yani nisbi muvazaanın var olabilmesi için gerçek bir iÅŸlem, görünürde bir iÅŸlem, üçüncü kiÅŸileri aldatma amacı taşıması, muvazaa anlaÅŸması bulunması gerekir. Muris muvazaasında ise nisbi muvazaa söz konusudur. Taraflar esasen bir bağış sözleÅŸmesi yapmak istemekteseler de üçüncü kiÅŸileri aldatmak amacıyla bunu satış sözleÅŸmesi olarak göstermektedirler. Yani burada görünürdeki iÅŸlem satış sözleÅŸmesi, gerçek iÅŸlem ölene kadar bakma karşılığında bağışlamadır. MURİS MUVAZAASI DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?Muris muvazaası davasını kimler açabilir, boÅŸanan eÅŸ muris muvazaası davasını açabilir mi gibi sorular pratikte en çok karşılaşılan sorulardır. Genel olarak; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar saklı pay sahibi olsun veya olmasın, miras hakkı zarar gören her bir mirasçı tarafından açılabilir. BoÅŸanan eÅŸin miras hakkı bulunmamaktadır. Ancak murisin ölümü anında evlilik birliÄŸi devam etmekte ise taraflar arasındaki boÅŸanma davası sonuçlanmamışsa eÅŸin miras hakkı olacaktır. Ancak mirasçılar tarafından boÅŸanma davası devam ettirilir ve saÄŸ kalan eÅŸin kusurlu olduÄŸu ispatlanırsa bu eÅŸin miras hakkı muvazaası nedenine dayalı davaları, normalde miras hakkı bulunmasına raÄŸmen mirastan usulüne uygun olarak feragat eden, mirası reddeden, mirastan haklı sebeplerle çıkarılan kiÅŸiler aç MUVAZAASINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEMETMK Madde 2 “Dava konusunun deÄŸer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına iliÅŸkin davalarla, ÅŸahıs varlığına iliÅŸkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. 2 Bu Kanunda ve diÄŸer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diÄŸer dava ve iÅŸler bakımından da gö GereÄŸi; muris muvazaasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olup, yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduÄŸu yer mahkemesidir. MURİS MUVAZAASI DAVASINDA ZAMANAÅžIMIMuris muvazaası nedenine dayalı olarak açılan davalar, kural olarak, herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye tabi deÄŸillerdir. Muvazaalı iÅŸlemler, yapıldığı andan itibaren geçersiz olup, belirli bir sürenin geçmesiyle yahut tarafların onayı ile geçerli hale kural olarak muvazaanın ileri sürülmesi herhangi bir süreye baÄŸlı deÄŸil ise de bu durumun bir istisnası vardır. EÄŸer muvazaalı iÅŸlem kadastro tespitinden önce yapılmış ve miras bırakan da tespitin kesinleÅŸmesinden önce ölmüş ve tespitin kesinleÅŸmesinden sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi uyarınca on yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmamışsa, herhalde muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak dava açılamayacaktır. Burada on yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılması kuralı muvazaalı iÅŸlemin süreye tabi olup olmaması ile ilgili deÄŸildir. Burada dava sebebinin kadastro öncesine dayanması sebebiyle on yıllık hak düşürücü süre söz konusu olacaktır. MURİS MUVAZAASINA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASIMuris muvazaası yani mirastan mal kaçırma sebebiyle muvazaaya konu olan taşınmazın tapusunun iptali ve mirasçılar adına tescili talep edilir. Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası terditli olarak açılabilmektedir. Bu davanın genellikle terditli olarak tenkis davası ile yahut tazminat davası ile birlikte açıldığı görülür. Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasında muvazaanın ispat edilmiÅŸ olması gerekir. Muvazaa olgusunun ispatı zor olduÄŸundan ve delil konusundaki yetersizliklerden ötürü bazı somut olguların varlığı muvazaanın varlığını ispat eder niteliktedir. Bu konuda Yargıtay İçtihatları bize yol göstermekte olup, bu karine ve ispat sayılan hususları Yargıtay Kararları ışığında muvazaasında dava açan mirasçı ya da mirasçılar muvazaa olgusunu her türlü delil ile ispat edebilirler. Burada mirasbırakanın temlikteki asıl irade ve amacının saptanması gerekmektedir. Bununla birlikte muvazaanın varlığı için; Muris muvazaasına konu taşınmazı satın alabilecek maddi gücün satıldığı gösterilen kiÅŸide olup olmadığı,Ülkenin veya bölgenin gelenek ve görenekleri ile toplumsal eÄŸilimleri,Olayların hayatın olaÄŸan akışına uyup uymadığı,Miras bırakanın bu sözleÅŸmeyi yapmakta haklı ve makul bir sebebinin bulunup bulunmadığı,Satış bedeli ile sözleÅŸme tarihindeki gerçek deÄŸer arasındaki fark,Taraflar ile miras bırakan arasındaki iliÅŸki,Gibi olguların da tespiti gerekmektedir. Bu olgular muvazaanın varlığına dair ispat saÄŸlayacaktır. Tapu iptali ve tescil davaları hakkında daha detaylı bilgi için Tapu İptali ve Tescil Davası Konu ile ilgili kararlarda da;Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/6556 E. 2018/42 K. Sayılı tarihli kararı “Bu tür uyuÅŸmazlıkların saÄŸlıklı, adil ve doÄŸru bir çözüme ulaÅŸtırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diÄŸer bir söyleyiÅŸle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına baÄŸlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuÅŸturulması genellikle zor olduÄŸundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doÄŸru ÅŸekilde deÄŸerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eÄŸilimleri, olayların olaÄŸan akışı, mirasbırakanın sözleÅŸmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleÅŸme tarihindeki gerçek deÄŸer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beÅŸeri iliÅŸki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardı 1. Hukuk Dairesi 2014/13690 E. 2015/6755 K. Sayılı tarihli kararı “Dosya içeriÄŸinden ve toplanan delillerden; 1939 doÄŸumlu mirasbırakan Erol 'in tarihinde öldüğü, geriye eÅŸi dava dışı Keriman ile ondan olma çocukları davalı Elif ve dava dışı Mesut ile torunları kendisinden önce tarihinde ölen oÄŸlu İsmail'in çocukları olan davacılar Esra ve Emin ile dava dışı Salih'i mirasçı olarak bıraktığı, 212 ada 5 parselde bulunan ½ oranında paydaşı olduÄŸu mesken niteliÄŸindeki 1 nolu bağımsız bölüm ile dükkan niteliÄŸindeki 5 bağımsız bölümdeki paylarını oÄŸlu olan davalıya tarihli satış aktiyle temlik ettiÄŸi,aynı akitle mirasbırakan Erol'un saÄŸ eÅŸi Keriman'ın da 1 ve 5 nolu bağımsız bölümdeki ½ payını davalıya devrettiÄŸi, ayrıca 212 ada 5 parselde bulunan mirasbırakanın büro niteliÄŸindeki 7 nolu bağımsız bölüm ile 183 ada 14 parselde bulunan ½ oranında paydaÅŸ maliki olduÄŸu mesken niteliÄŸindeki 13 nolu bağımsız bölümdeki payını ise kızı Elif'e aynı tarihli farklı bir akitle satış suretiyle devretmesi nedeniyle davacılar tarafından Elif aleyhine aynı hukuksal nedene dayalı olarak Gemlik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/662 Esasına kayıtlı açılan tapu iptal-tescil davasında davanın kabulüne karar verildiÄŸi ve anılan dava dosyasının temyiz aÅŸamasında olduÄŸu,aynı akitle mirasbırakan Erol'un saÄŸ eÅŸi Keriman'ın da 13 nolu bağımsız bölümdeki ½ payını da davalıya devrettiÄŸi,davalının ... Gemlik Åžubesindeki hesabından mirasbırakan Erol ve saÄŸ eÅŸi Keriman'a tarihli banka havalesi ile akit bedeli olan TL yatırıldığı, dekont üzerinde gönderilen paranın mahiyeti konusunda bir açıklama bulunmadığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de, ödeme savunmasına iliÅŸkin dekont ibraz edilmiÅŸ ise de dekontta yapılan ödemenin taşınmazların satış bedeline karşılık olduÄŸuna iliÅŸkin bir açıklama olmadığı gibi, bir an için yapılan ödeme taşınmazların satış bedeli kabul edilse dahi bilirkiÅŸi tarafından satış tarihinde belirlenen bağımsız bölümlerin deÄŸeri gözetildiÄŸinde hesaba yatırılan bu paranın temlike konu taşınmazların deÄŸerine uzak ve muvazaa olgusunu gizlemeye yönelik olduÄŸu sonucuna varıldığı bu durumda mirasbırakanın davalıya yaptığı temliklerin kendisinden önce ölen oÄŸlu İsmail'in çocuklarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduÄŸu saptanarak davanın kabulüne karar verilmiÅŸ olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin iÅŸin esası hakkındaki temyiz itirazları yerinde deÄŸildir. ÅŸeklinde kararlar verilerek muvazaanın varlığına ispat sayılan durumlara dair yol gö MUVAZAASINA DAYALI TAZMİNAT DAVASIMuris muvazaasına dayalı olarak tapu iptali ve tescil istenebileceÄŸi gibi, mirasbırakan tarafından tarafına satıldığı gösterilen mirasçıdan taşınmazın bedelinin terekeye iadesi de talep edilebilir. Bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılarak yapılacak bilirkiÅŸi incelemesi sonrasında ıslah ile dava bedelinin arttırılması mümkündür. Muris muvazaasına dayalı olarak tazminat davasında da muvazaanın varlığı ispat için Muris muvazaasına konu taşınmazı satın alabilecek maddi gücün satıldığı gösterilen kiÅŸide olup olmadığı,Ülkenin veya bölgenin gelenek ve görenekleri ile toplumsal eÄŸilimleri,Olayların hayatın olaÄŸan akışına uyup uymadığı,Mirasbırakanın bu sözleÅŸmeyi yapmakta haklı ve makul bir sebebinin bulunup bulunmadığı,Satış bedeli ile sözleÅŸme tarihindeki gerçek deÄŸer arasındaki fark,Taraflar ile mirasbırakan arasındaki iliÅŸki,Gibi hususların tespit edilmiÅŸ olması muvazaasının tespiti ve buna dayalı olarak her türlü hak talebinde bulunmanız için mutlaka alanında uzman miras avukatı veya uzman gayrimenkul avukatıyla birlikte hareket etmenizi öneririz. Muris Muvazaasına İliÅŸkin Bazı Yargıtay KararlarıYargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/4755 E. 2020/80 K. Sayılı tarihli kararı "İçtihat Metni"MAHKEMESİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ BEDEL Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne iliÅŸkin olarak verilen karar taraflarca davacılar vekilince duruÅŸma istekli olarak yasal süre içerisinde temyiz edilmiÅŸ olmakla, duruÅŸma günü olarak saptanan Salı günü saat de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiÄŸi ve kayıt olunduÄŸu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereÄŸi görüşülüp düşünüldü -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteÄŸine iliÅŸkindir. Davacılar, mirasbırakan ...’ın maliki olduÄŸu ... parsel yenileme ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak tarihinde davalı torunu ...’a ... oÄŸlu; adı geçenin de tarihinde dava dışı ...’a ... oÄŸlu satış yolu ile temlik ettiÄŸini ileri sürerek belirsiz alacak davası olduÄŸu belirtilmek suretiyle dava konusu ... parsel yenileme ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazın dava tarihindeki güncel deÄŸeri üzerinden miras paylarına isabet eden deÄŸerin dava tarihinden itibaren iÅŸleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiÅŸler; davacılar vekili tarihli dilekçeyle dava deÄŸerini TL olarak arttırmıştır. Davalı, zamanaşımı süresinin geçtiÄŸini, mirasçı olmadığı için mirasta iade talebinin husumet nedeniyle reddi gerektiÄŸini belirtip davanın reddini savunmuÅŸtur. Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduÄŸu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiÅŸtir. Dosya içeriÄŸi ve toplanan delillerden; 1930 doÄŸumlu mirasbırakan ...’ın tarihinde ölümü üzerine davacı oÄŸlu ..., 2009 yılında ölen oÄŸlu ...’den olma davacı torunları ..., ..., ... ile dava dışı çocukları ... ve ...’nin mirasçı kaldıkları, davalı ...’ın ise mirasbırakanın dava dışı oÄŸlu ...’den olma torunu olduÄŸu, mirasbırakanın dava konusu ... parsel yenileme ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazı tarihinde davalı torunu ...’a ... oÄŸlu, adı geçenin de tarihinde dava dışı ...’a ... oÄŸlu satış yolu ile temlik ettiÄŸi anlaşılmaktadır. BilindiÄŸi üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliÄŸi itibariyle nisbi mevsuf-vasıflı muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleÅŸme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediÄŸi tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleÅŸmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi doÄŸrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleÅŸmiÅŸ Yargıtay içtihatlarında ve tarih 1/2 sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleÅŸme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleÅŸmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. Borçlar Kanunun 213. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen ÅŸekil koÅŸullarından yoksun bulunduÄŸundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiÄŸnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleÅŸmenin muvazaa nedeni ile geçersizliÄŸinin tespitini ve buna dayanılarak oluÅŸturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuÅŸmazlıkların saÄŸlıklı, adil ve doÄŸru bir çözüme ulaÅŸtırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diÄŸer bir söyleyiÅŸle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına baÄŸlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuÅŸturulması genellikle zor olduÄŸundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doÄŸru ÅŸekilde deÄŸerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eÄŸilimleri, olayların olaÄŸan akışı, mirasbırakanın sözleÅŸmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleÅŸme tarihindeki gerçek deÄŸer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beÅŸeri iliÅŸki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olgular ve deliller yukarıdaki ilkelerle birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, temlikin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığı saptanarak tazminat isteÄŸinin kabulüne karar verilmiÅŸ olması kural olarak doÄŸrudur. BilindiÄŸi üzere 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu HMK 107. maddesinin 1. fıkrasında “ Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut deÄŸerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceÄŸi veya bunun imkansız olduÄŸu hallerde, alacaklı, hukuki iliÅŸkiyi ve asgari bir miktar ya da deÄŸeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası aç Aynı maddenin 2. fıkrasında “ Karşı tarafın verdiÄŸi bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya deÄŸerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduÄŸu anda davacı, iddianın geniÅŸletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiÅŸ olduÄŸu talebini arttı düzenlemesine yer verildiÄŸi açıktır. Somut olayda, davacı taraf, dava dilekçesinde, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri KanunuHMK 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası olduÄŸunu belirtmek suretiyle eldeki davayı açmıştır. Dava konusu taşınmazın dava tarihindeki deÄŸerinin mahkemece yapılacak keÅŸif sonucu alınacak bilirkiÅŸi raporuna baÄŸlı olmakla dava deÄŸerinin tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenmesi mümkün bulunmadığından davanın belirsiz alacak olarak açılması HMK 107. maddesine uygun düşmektedir. Bu nedenle belirsiz alacak davasında davacının talebini arttırmasına iliÅŸkin dilekçesi ıslah niteliÄŸinde olmayıp dava deÄŸerinin belirlenmesine yönelik olup eksik harcın tamamlandığı da dosya kapsamıyla sabittir. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki deÄŸerinden davacıların miras paylarına isabet eden deÄŸer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı deÄŸerlendirme ile yazılı ÅŸekilde karar verilmesi isabetli deÄŸildir. Öte yandan, davacılardan ...’a hüküm kısmında yer verildiÄŸi halde gerekçeli karar baÅŸlığında yer verilmeyerek infazda tereddüt oluÅŸturacak biçimde karar verilmesi de doÄŸru deÄŸildir. Davacıların deÄŸinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un gereÄŸince BOZULMASINA, davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, peÅŸin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, aÅŸağıda yazılı TL. bakiye onama harcının temyiz e den davalıdan alınmasına tarihinde oybirliÄŸiyle karar Hukuk Genel Kurulu 2017/1251 E. 2020/673 K. Sayılı tarihli kararı "İçtihat Metni"MAHKEMESİ Asliye Hukuk Mahkemesi 1. Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne iliÅŸkin olarak verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuÅŸ, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiÅŸtir. 2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiÅŸtir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereÄŸi görüşüldü I. YARGILAMA SÜRECİ Davacılar İstemi 4. Davacılar vekili tarihli dava dilekçesinde; davacıların mirasbırakan ...'nin ilk eÅŸinden olma kızları, 2003 yılında vefat eden Ramazan GülcüoÄŸlu'nun ise oÄŸlu olduÄŸunu, erken yaÅŸta ilk eÅŸini kaybeden murisin ikinci evliliÄŸini davalının babası ... ile yaptığını, davacıların erken yaÅŸta evlenmeleri ve ikinci eÅŸinin de ölümünden sonra yalnız kalan murisin davalı ile beÅŸeri iliÅŸkisinin daha da yoÄŸunlaÅŸtığını, yan yana evlerde oturduklarından murisin hemen hemen bütün iÅŸlerine davalının baktığını, mirasbırakanın ise davalıya duyduÄŸu sevgi nedeniyle öz kızlarını dışlayarak yıllardır birlikte yaÅŸadığı davalıyı maddi ve manevi açıdan koruyup kolladığını, erkek olması nedeniyle onun otoritesini benimsediÄŸini, bunun sonucu olarak dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazdaki 12/36 payını satış gibi gösterip müvekkillerinden mal kaçırmak kastıyla muvazaalı ÅŸekilde davalıya temlik ettiÄŸini, devrin gerçek bir satış olmayıp payın davalıya bağışlandığını, zira murisin tasarruf tarihinde taşınmaz satmaya ihtiyacı bulunmadığı gibi davalının da satın alacak ekonomik gücünün olmadığını ileri sürerek, davacıların miras payları oranında tapu iptali ve tescil isteÄŸinde bulunmuÅŸtur. Davalı Cevabı Davalı ... tarihli duruÅŸmada; annesine babasından otuz dönüm yer düştüğünü, davacı kardeÅŸlerinin annelerine bakamayacaklarını söyleyip, annesine bakması karşılığında bu yeri kendisine vermeyi kabul ettiklerini, gizli bir iÅŸlem yapılmadığını beyan etmiÅŸtir. Davalı vekili ise tarihli dilekçesinde; temlik iÅŸleminin murisin ihtiyacı nedeniyle o tarihteki rayiç bedeli ödenerek yapıldığını, yapılan akdin tarafların gerçek iradelerine ve hukuka uygun olduÄŸunu, davalının taşınmaz almaya yeterli maddi gücünün bulunduÄŸunu, aradan geçen zaman ve eylemli duruma göre dava açılmasının iyi niyet kurallarına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliÄŸinde olduÄŸunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiÅŸtir. İlk Derece Mahkemesi Kararı 6. Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin tarihli ve 2010/248 E., 2011/547 K. sayılı kararı ile; davalının açık beyanına göre taşınmazın bakım ÅŸartı ile temlik edildiÄŸi, herhangi bir bedel ödenmediÄŸinin sabit olduÄŸu, tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararı uyarınca satış iÅŸleminin muvazaa nedeniyle bağış iÅŸleminin ise ÅŸekle aykırılık nedeniyle geçersiz olduÄŸu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiÅŸtir. Özel Daire Bozma Kararı 7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuÅŸtur. 8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin tarihli ve 2013/8456 E., 2013/14534 K. sayılı kararı ile; "...Somut olaya gelince; çekiÅŸme konusu payın davalıya temlikinin 1971 yılında gerçekleÅŸtirildiÄŸi, miras bırakanın öldüğü tarihinden itibaren yaklaşık 30 yıldır dava açılmadığı, her ne kadar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre söz konusu deÄŸil ise de; aradan bunca zaman geçtikten sonra dava açılmasının Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmü ile baÄŸdaÅŸmadığı gibi muvazaa iddiasının da kanıtlanamadığı açıktır. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı deÄŸerlendirme ile yazılı olduÄŸu üzere karar verilmiÅŸ olması doÄŸru deÄŸildir..." gerekçesi ile karar bozulmuÅŸtur. Direnme Kararı 9. Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin tarihli ve 2014/497 E., 2014/437 K. sayılı kararında, bozmadaki gerekçelerin tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararı ile Yargıtay uygulamasına aykırı olduÄŸu, muris muvazaasına dayalı davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin bulunmadığı kabul edilmekle birlikte davanın otuz sene sonra açılmasının Türk Medeni Kanunu'nun 2 . maddesi hükmüne uygun düşmediÄŸi gerekçesinin Anayasanın 35. maddesine aykırı olduÄŸu, bu maddeye göre mülkiyet ve miras haklarının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabileceÄŸi, Avrupa İnsan Hakları SözleÅŸmesine göre de her gerçek ve tüzel kiÅŸinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkının bulunduÄŸu, İçtihadı BirleÅŸtirme Kararında zamanaşımı veya hak düşürücü süre öngörülmediÄŸi hâlde davanın uzun zaman geçtikten sonra açılmasının dürüstlük kuralları ile baÄŸdaÅŸmadığı görüşünün anayasal bir hak olan mülkiyet ve miras hakkını sınırlayacağı, dolayısıyla dava hakkının kötüye kullanıldığının kabul edilmeyeceÄŸi, toplanan delillere göre de davada muvazaa iddiasının sabit olduÄŸu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiÅŸtir. Direnme Kararının Temyizi 10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiÅŸtir. II. UYUÅžMAZLIK 11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuÅŸmazlık; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davalarda herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süre öngörülmediÄŸi hâlde çekiÅŸme konusu payın tarihinde davalıya temlik edildiÄŸi, mirasbırakanın ise tarihinde öldüğü ve ölüm tarihinden itibaren yaklaşık otuz yıl boyunca dava açılmadığı dikkate aldığında, aradan çok uzun zaman geçtikten sonra dava açılmış olmasının Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmü ile baÄŸdaşıp baÄŸdaÅŸmadığı ve somut olayda mirasbırakan tarafından satış suretiyle yapılan temlikin diÄŸer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduÄŸu iddiasının kanıtlanıp kanıtlanamadığı noktalarında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 12. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine iliÅŸkindir. 13. BilindiÄŸi gibi tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararında; "Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediÄŸi tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doÄŸrultusunda açıklamış olduÄŸunun gerçekleÅŸmiÅŸ bulunması hâlinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiÄŸnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleÅŸmesinin Borçlar Kanununun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduÄŸunu ve gizli bağış sözleÅŸmesinin de ÅŸekil koÅŸulundan yoksun bulunduÄŸunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleÅŸmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. maddelerinin saÄŸladığı haklara etkili olmayacağına" hükmedilmiÅŸtir. 14. Kanun gereÄŸince mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kazanırlar TMK Kanunen kendilerine intikal etmesi gereken miras hakları, mirasbırakan tarafından muvazaalı olarak yapılan sözleÅŸme ile engellenen mirasçılar ise saklı pay sahibi olsun ya da olmasın yukarıdaki İçtihadı BirleÅŸtirme Kararı uyarınca sözleÅŸmenin geçersiz olduÄŸunu ileri sürerek iptalini isteyebilirler. 15. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 35. maddesinde ise birbiriyle çok yakın ve ilgili olan mülkiyet hakkı ile miras hakkı birlikte düzenlenmiÅŸ ve Anayasal bir müessese olarak her iki hak da güvence altına alınmıştır. Bu hükme göre herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahip olup, bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. 16. KiÅŸiye bir eÅŸya üzerinde en geniÅŸ yetkileri saÄŸlayan aynà hak, mülkiyet hakkıdır. Aynà haklar, eÅŸya üzerinde doÄŸrudan hakimiyet saÄŸlayan ve bu nedenle herkese karşı ileri sürülebilen mutlak haklardır. Bu nedenle bir eÅŸyanın maliki, hukuk düzeninin çizdiÄŸi sınırlar içinde o eÅŸya üzerinde dilediÄŸi gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip kılınmıştır TMK 17. Türk Medeni Kanunu'nda, ayni haklara iliÅŸkin olarak zamanaşımı ve hak düşürücü süre belirlenmiÅŸ deÄŸildir. Bu durum, aynà haklardan fiilen yararlanılmaması hâlinde hakkın düşmeyeceÄŸini gösterdiÄŸi gibi aynà hakkın herkese karşı ileri sürülmesini saÄŸlayan talep ve davaların da zamanaşımına uÄŸramayacağını ifade eder. Aynà haklar, yasal kısıtlama yok ise nitelikleri gereÄŸi her zaman ve herkese karşı ileri sürülebileceÄŸinden, mülkiyet hakkından kaynaklanan muris muvazaasına dayalı davaların da zamanaşımı ve hak düşürücü süreye baÄŸlı olmaksızın her zaman açılabileceÄŸi kuÅŸkusuzdur. 18. Nitekim, bu hususta Özel Daire ile mahkeme arasında bir uyuÅŸmazlık bulunmadığı gibi Hukuk Genel Kurulunun tarih ve 2013/1-2302 E., 2015/1313 K. sayılı kararı ile tarih ve 2014/1-560 E., 2015/2371 K. sayılı kararında da herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süre öngörülmediÄŸinden muris muvazaasına iliÅŸkin davaların her zaman açılabileceÄŸi, esasen geçersiz olan görünürdeki iÅŸlemin aradan zaman geçmesi ile geçerli hale gelmeyeceÄŸi vurgulanmıştır. 19. Yasal olarak dava açma hakkını kısıtlayan herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süre bulunmamasına karşın, murisin ölümünden uzun zaman geçtikten sonra dava açılmış olması nedeniyle dava hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususuna gelince, belirtmek gerekir ki bütün hakların kullanılmasında uyulması gereken temel kural, TMK'nın 2. maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Bu maddeye göre; "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz". 20. Aralarında sıkı bir baÄŸ bulunan "Dürüstlük Kuralı" ve "Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı" ile hakların kullanılmasına genel bir sınırlama getirilmiÅŸtir. Yasanın emredici hükmü gereÄŸince herkes haklarını dürüstçe kullanmalıdır. Dürüstlük kuralı, bir davranış kuralı olarak sadece hakların kullanılmasında deÄŸil, borçların ifası sırasında da uyulması gerekli bir kuraldır. Hukuk düzeni tarafından tanınmış bir hakkın amacına aykırı olarak kullanılması dürüstlük kuralı ile baÄŸdaÅŸmaz ve böylece o hak kötüye kullanılmış olur. 21. Bir hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı ise her olayın kendi ÅŸartları içinde deÄŸerlendirilmelidir. 22. Dürüstlük kuralı ve buna baÄŸlı hakkın kötüye kullanılması yasağı, hukukun her alanında daima dikkate alınması gereken bir temel hukuk ilkesi olmakla beraber karşılaşılan her hukuki uyuÅŸmazlığın bu ilkeden yola çıkılarak çözülmeye çalışılması da doÄŸru bir yaklaşım deÄŸildir. Nitekim, Yargıtay İçtihadı BirleÅŸtirme Büyük Genel Kurulunun tarih ve 1983/3 E., 1984/1 K. sayılı Kararında, TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağının amacı, hâkime özel ve istisnai hâllerde adalete uygun düşecek ÅŸekilde hüküm verme olanağını saÄŸlamak ÅŸeklinde açıklanmıştır. Anılan kararda, bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluÅŸturduÄŸu, gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı olduÄŸu hâllerde, bu hükmün uygulama alanı bulacağı ve olaÄŸan üstü bir imkân saÄŸlayarak, haksızlığı düzeltici, yasadaki kuralları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getireceÄŸi ifade edilmiÅŸtir. 23. 2709 sayılı Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olup, bu özgürlüğün en yaygın kullanılma ÅŸekli dava açma hakkıdır. Anayasa'nın 13. maddesine göre de temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere baÄŸlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. 24. Her hak gibi dava açma hakkı da kötüye kullanılabilir. Ne var ki, somut olayda Anayasa tarafından güvence altına alınan ve ayni hak niteliÄŸinde olduÄŸu için her zaman herkese karşı ileri sürülebilen mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açılmıştır. Bu nedenle kanunun kiÅŸiye tanıdığı mutlak bir hakkın aradan uzun süre geçtikten sonra ileri sürülmüş olması, dava hakkının kötüye kullanılması olarak deÄŸerlendirilemez. 25. Hukuk Genel Kurulunun az yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararlarında da uyuÅŸmazlık konusu olması nedeniyle dava hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususu tartışılmış ve aynı sonuca ulaşılmıştır. 26. Tüm bunlar dışında uyuÅŸmazlığın çözümü için davalıya satış suretiyle yapılan temlikin diÄŸer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduÄŸu iddiasının kanıtlanıp kanıtlanamadığı hususunun da açıklığa kavuÅŸturulması gerekmektedir. 27. gün ve 1/2 sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararı, mirasbırakanın tapulu taşınmazlarının temliklerinde yaptığı muvazaalı iÅŸlemlere iliÅŸkin olup, muris muvazaasını öteki nispi muvazaalardan ayıran unsur, mirasçıları aldatmak amacıyla yapılmasıdır. Daha açık bir anlatımla, bu muvazaa türünde mirasbırakan, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla, gerçekte bağışlamak istediÄŸi tapuda kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu memuru önünde iradesini satış veya ölünceye kadar bakma akdi ÅŸeklinde açıklamaktadır. 28. Bu nedenle mirasbırakanın muvazaalı iÅŸlemi yaparken gerçek irade ve amacı, mirasçılarından mal kaçırmak olmalıdır. Murisin mirasçılarından mal kaçırma amacının bulunmaması hâlinde tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararının uygulama olanağı bulunmamaktadır. 29. Muris muvazaasına dayalı olarak açılan davalarda ispat yükü ise muvazaanın varlığını iddia eden tarafa aittir. Gerek 4721 sayılı TMK'nın 6. maddesindeki "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür" hükmü ve gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190/1. maddesindeki "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya baÄŸlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir" hükmü uyarınca, mirasbırakanın yaptığı temlikteki gerçek irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduÄŸunu, bu hususu ileri süren davacı taraf kanıtlamalıdır. 30. DiÄŸer bir anlatımla, muris muvazaası davalarında mirasbırakan tarafından yapılan temlikin muvazaalı ve terekeden mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat yükü davacı tarafa aittir. 31. Davayı açan mirasçılar, mirasbırakan ile davalı arasındaki sözleÅŸmenin dışında olduklarından üçüncü kiÅŸi konumundadırlar. Bu nedenle iddialarını tanık dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlamaları mümkündür. 32. Ancak bu tür uyuÅŸmazlıkların saÄŸlıklı, adil ve doÄŸru bir çözüme ulaÅŸtırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diÄŸer bir söyleyiÅŸle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına baÄŸlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuÅŸturulması ise genellikle zor olduÄŸundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, birlikte ve doÄŸru ÅŸekilde deÄŸerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eÄŸilimleri, olayların olaÄŸan akışı, mirasbırakanın sözleÅŸmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleÅŸme tarihindeki gerçek deÄŸer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beÅŸeri iliÅŸki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. 33. Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, muris muvazaasına iliÅŸkin davaların niteliÄŸi gereÄŸince taraflarca sunulan delillerin, her somut olayın özelliÄŸine göre az yukarıda açıklanan objektif olgulardan da yararlanılarak bir bütün olarak deÄŸerlendirilmesi ve sonuca ulaşılması gerekmektedir. 34. Somut olaya gelindiÄŸinde; 1900 doÄŸumlu olan muris ... tarihinde ölmüş olup, geride ilk eÅŸi Mustafa'dan olma kızları davacılar ... ve ... ile tarihinde ölen oÄŸlu Ramazan GülcüoÄŸlu ve ikinci eÅŸi Halil'den olma oÄŸlu ... mirasçı olarak kalmışladır. Eldeki dava ilk eÅŸinden olma kızları tarafından açılmıştır. Dava konusu 6 parsel sayılı taşınmaz ise murisin ikinci eÅŸi ...'nin zilyet ve tasarrufunda iken onun ölümü nedeniyle 12/36 payı ... adına, kalan paylar da çocukları adına tespit edilmiÅŸtir. Yapılan bu kadastro tespitine itiraz edilmiÅŸ ise de Antalya Tapulama Mahkemesince itiraz reddedilmiÅŸ ve taşınmaz tespit tutanağında gösterilen paylarla tescil edilmiÅŸtir. Mirasbırakan bu ÅŸekilde adına tescil edilen 12/36 payını, tarihinde ikinci eÅŸi Halil'den olma oÄŸlu davalı ...'ye satış suretiyle devretmiÅŸtir. 35. Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalının tarihli beyanı ile yapılan temlikin bedelsiz olduÄŸu açıktır. Davacı tanık beyanlarından ise mirasbırakanın kendisine ait evde oturduÄŸu, bakımıyla sadece davalı oÄŸlu Ali'nin deÄŸil ilk eÅŸinden olma oÄŸlu Ramazan'ın da ilgilendiÄŸi, hatta ileri yaÅŸta kalp hastası olan murisi oÄŸlu Ramazan'ın kendi evine götürerek orada baktığı ve en sonunda onun yanında vefat ettiÄŸi anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre mirasbırakanın dava konusu taşınmaz dışında çok sayıdaki baÅŸka taşınmazda da payı bulunmaktadır. Kendi evinde oturan ve baÅŸka taşınmazları olan murisin, yaşının ilerlediÄŸi bir dönemde taşınmaz satmasını gerektirir nitelikte büyük bir ihtiyaç ya da haklı bir nedenin bulunduÄŸu ileri sürülüp kanıtlanmamıştır. Tüm bu olgularla birlikte, davacı kızların erken yaÅŸta evlenip evden ayrıldıkları, aynı köyde oturan murisle davalı oÄŸlunun ise daha yakın bir iliÅŸki içinde oldukları, dava konusu taşınmaz payının da murise davalının babası olan ikinci eÅŸinden kaldığı ve murisin saÄŸlığında dahi davalı tarafından kullanıldığı hususları bir arada deÄŸerlendirildiÄŸinde; mirasbırakanın daha çok paylaşımda bulunduÄŸu davalı oÄŸlunu üstün tutarak, diÄŸer mirasçılarından mal kaçırmak kastıyla taşınmazdaki payını bedelsiz ve muvazaalı olarak davalıya devrettiÄŸini göstermektedir. 36. Bu durumda, yerel mahkemece dava hakkının kötüye kullanılmadığı, mirasbırakan tarafından yapılan temlikin de mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduÄŸunun kanıtlandığı gerekçesiyle verilen direnme kararı yasal düzenleme ve ilkelere uygun olup, yerindedir. 37. Hâl böyle olunca, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına karar verilmiÅŸtir. IV. SONUÇ Açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, AÅŸağıda dökümü yazılı harcın temyiz edenden alınmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliÄŸ tarihinden itibaren on beÅŸ gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, tarihinde oy birliÄŸi ile karar verildi.

miras kalan bankadaki para zamanaşımı